Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Benim gururum

  Oturuyorduk yabancı bir kalabalığın ortasında.. Iki kadın birbirini tanıyan ve eskitmeyen yıllardır. O kadar özlüyorsan ona ilk sen ulaş dedi. Bana çok gururlusun dedi.  Keşke herşey sadece gurur olsaydı diyemedim. Birkaç kahve boyu gülümsedik geçtik her şeyi.. dertlendik.. eğlendik.. sarıldık veda ederken. Mutluyum merak etme dedim. Iyi geldiğinden emindi. Iyi gelmişti. Ama şimdi.. Saatler sonra sokaklarda tek başıma evime yürürken düşünüyorum da.. Keşke tüm mesele benim gururum olsa. Susmayı tercih etmek zorunda bırakıldığım bir bağ bu. Bozuk para gibi gürültü yapıp duruyor üzerimde.Yoruluyorum, vazgeçiyorum, affediyorum.Harcamaya kıyamıyorum. Neyse,  masumiyetini kaybetmesin hissedilmişler diye adına sadece benim gururum diyelim.
En son yayınlar

Bir ihtimal

 Herşeyi bildiğim ve anladığım halde kabullendiğim bir çok şey var.. Değiyor mu değmiyor mu bazen bilemiyorum.. Hak ediyor mu yüzümde taşıdıklarımı..  Yine de .. Insan yabancısı olacağı sokakları daha usul yürüyor. Bir defa görebileceği manzarayı daha uzun seyrediyor.  Hissetmenin geçimsiz bir yönü de var öğrendim çoktan..  Kalıpsız sert ve kesici bir yönü. Sevmek yada sevmemenin ötesinde bir hal.. Gitmekle kalmamanın aynı anlamı taşıyabilmesi gibi. Kafa karıştıcı ama ismi kolay. Ellerime çok kez baktım yön değiştirmedi parmak uçlarım. Kaç kez kestimsede hep uzadı saçlarım. Dağılmışlık değil dağınıklıktı biraz boşlukları örten.. Dolduran eski çatlaklarımı. Kendime yarattığım ve ayırdığım duyguların ömrü de ölümü de ben olmalıyım.. Yutkundum kaç kez bitmedi, susmadı, benden çok eskimedi. Koştum kaçtım hep aynı yere yetiştim. Yetiyor mu yetmiyor mu bazen bilemiyorum ruhuma açtığım pencerelerim. Hep bilinmedik bir şarkı çalıyor. Hep kalabalık sokaklar. Hep aynı ağızdan çağırıyor beni mart

Bir kere de

  Susmak bir tercihtir anlatmamak tecrübe .. Acemi değilim çok eskimedim..  Ne bildin ne sana gösterdim.. Bunca zamandır neyin bekçisiyim ? Suskunluk diye bir şey yok inanma .. Yalan zannedilenler ve birikenler .. Bir saksı çiçeğinin yerini kim belirler? Kim ışığı olur kim başında bekler ? Umudun üzerine yağmurlar sıçratan bir tedirgenlik oluyorsun bazen ..  Korkak bir çocuk gibi yokken yanımda. Bir kımıldama, bir sızı bu.. Direniş mi yoksa? Saçlarına tutunduğun kim ? Kim senin sesini avucunda ağlatan ?Uçabiliyor diye kuşların hatrına.. Kim göğe boynunu bırakan ? Bir cümledir bazen her şey uzarken eksilen.. Bu bir anlamak değil, bu sen değil, ben değil. Yürüsem gitsem dünyalar görsem.. Sana tebessümler getirsem.. Tebessümler giyinsem sana..Saksılar dağıtsam çiçekler açsam.. Dil mi değişecek? Ses mi ? Kelimeler mi? Bir bakışta akıp gitmek bu belki.. Nefes yitirmekten daha zor seninle yutkunmak. Sana bildiğim tüm yollarımdan bir kırıntı.. En loş ışığı yeryüzünde barınan.. Sana zaman, san

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden  yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..   Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  Ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..  Sesleri yiyip yutan  Işıkları ürküten bu havada..  Bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni. .

Bana gel !

 Söylesene .. Toprağı binlerce kez öpsem göğe gözlerim değecek mi yine .. Utandığım ve ezildiğim bu hayatın içinde ayakta durabilme sebebimken sevmek seni .. Acıdıkça ve acıdıkça hiç durmadan ruhum uzanıp tutamadığım o ellerin ulaşabilecek mi kuşlara .. Sevmek sevmek diye diye  dua bildiklerimi al benden.. Al götür lanet olası cümleleri Mektupları koru Şiirleri yak Sesimi yoksullara dağıt .. Toprağın hiç kirlenmeyişini hatırla sulara bürün kuşları gönder bana.. Bana gel ! Seni çok özledim.

Kuşlara ada yüzünü

 Sanki içimi senin kadar bir daha hiç kimse okuyamadı.. Hüzne yenik düşüşüm bundan.. bundan yetim bir çocuğun sesinde parçalanışım. Söylemediklerim dilimi acıtırken.. gidemediğim yollarda.. göremediğim yerlerde.. okuyamadığım kitaplarda kaybettim seni. Acı gerçeklere kaç kez küfrettim bilemezsin.. Ciğer katili oldum..  gece karanlığı oldum..  sensiz oldum. Hep bundan bu iyileşemeyen yerlerim. Utanmadan uyandığım her sabah bahçemi gezdim.. satırlar doğurdum senden yoksun.. Ne yaşananı yazdım ne yarım kalanı. Kuşluk vakti kayıp gitti ellerimden iç çekişlerim.. Rutubete direnirken karanlık odaların duvarları..  çiçekler ektim şarkılar söyledim inadına. Seni unutmak hala haram bana  Adını anmak mavi bir tuz Göğe bakmak sancılı. Bir park ışığında kaldı yitirdi kendini yüzün..  Vazgeçemedim. Sanki fikrimi senin kadar bir daha hiç kimse duyamadı.. Ve bitmiştin gitmiştin susmuştun. Yüzünü döndüğünn yerlerde kuşlar kanatlanıyor biliyorum.. yağmurlar daha ılık..  ışık hiç tükenmiyor. Anlayamayış

Işık

 Koşar adımlarla sana gelmek istiyorum..  battaniye altına sarınıp  gecenin bu vakti  deniz kıyısında oturmak istiyorum. Biliyor musun,  yaşamı veya yaşadıklarını hiç umursamadan  göz göze öylece sabahlamak istiyorum. Sebepsizce bir yalın ayaklığı bu ruhumun..  Ellerimi ilk defa suda yıkamak gibi. Seninle susarak sadece nefes almak.. "Denizler karanlık sularında var kılsın ışığı." Hissiyat iyi ki gelişi güzel insanların kuklası degil.