Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Öyleyim

O dalar içinden süzülüp ruhuma akan şu şiir gibiyim, sesi gibiyim okuyanın, sonrasız gibi. Inanç gibi. Kat kat hırkalar içinde kırılgan, az çocuk, az kadın biraz da deli miyim neyim, pek bilemiyorum. Yüzümü güneşe verdim az önce, gözlerimi kıstığımda kirpiklerimin arasında bir dünya belirdi, uçabileceğim gibi hissediyorum. Gidecek yere ihtiyacım yok. Üç beş kat düşsem bile diyorum, gök dokunur içime, kuş olurum. Yetecek gibi. Biliyorum biliyorum, söylemesine gerek yok kimsenin hiçbir sey, tek ben değilim yeryüzüne ait olamayan ışık kıran. Madem öyle Gülümseyelim o zaman … 1'i kasım'ın / Su

Çocuk iken

Içim koştu, yalın ayak ve kaygısız. Içim koptu, hür ve doyumsuz. Çocuk gibiyim şuan ve üzerimde ki gök ağır geliyor ufacık ruhuma, kuşlar doluyor içime sürü sürü, kuşların kanatları ağrıyor, nefesim yok, bileklerim acıyor. Sonra sen sokuluyorsun tam göğsüme ağzında nefes, deniz geliyor, martılarla dalgalar anam babam gibi sarıyor beni. Geçsin diye yalvarırken geçmiş, kalsın diye yalvarıyorum tüm ağrılar. Sen kal diye, sen, ağzında nefes. Göğsümde. Sesim koştu, ılık ve aç. Sesim sustu, küs içime. Sesim oldu, seveyim avaz avaz diye. Çocuk gibiyim şuan, kirpiklerinden doğdum hep, sözünde büyüdüm, gülümsedim, öğrendim sende. Karanlığı sevmiyorum, sevmiyorum odaları, sevmiyorum zamanı. Çocuk iken yüreğim,en çok özlüyorum ben. Yanıbaşımı, ellerimi, tenimi, hatta kendimi. Çok özlüyorum. Sonra sen sokuluyorsun tam göğsüme, ağzında nefes, deniz geliyor, martılarla dalgalar anam babam gibi sarıyor beni. Seni seviyorum. En çok. En çok seni göğsümde. 27'si ekim'in / Su

Özgürlük

Çok düşünüyorum bugün, çok ve sessiz oluyorum. Ne kadar küçük olsa bile, birçok şeyi büyütüp nasıl da evrenimin ortasına yerleştirebiliyorum, bir kez daha farkediyorum bunu. Mevsim aralarındaki boşluklarda soluklanırken hayal ve düşlerim, ne kadar bütünleşiyorum gökle. Olur olmaz dalların kırıklarını öpüyorum, sanki ben öpünce iyileşecekmiş gibi dünya, dünya ve sevgiler. Düşünüyorum da, ne çok, anlatmaktan yorgun, anlamaktan kaçak, ne çok ben. Ev edinmezler kimsesiz sayılmamalı halk dilinde artık, sokaksızlık ayıplanmamalı, kimse kimsenin bedeli olmamalı mahkumken kendi kendinde. Öyle ya, kuşların özgürlüğü var üzerimde benim, fırtınalara kafa tutuşlarım hep bundan. Istemediğim yerlere dağılıyorum yine, balkonlara, çiçeklere ve tüm denizlere ayıp ediyorum. Özlemlerimin bir rengi yok, kokusu bilinmez ellerimin. Yolcusuz vapur seferlerini avutan martılardan çok yalan dinledim, masumiyet varken ve düşler çocukken. Çok düşünüyorum, çok ve öyle sessiz. Saçlarımı vereceğim tel t

Tekrar sevdim

Sevmek yetmiyordu, tüm yollar adandı adına, ona boyandı gök. Anlattı okyanuslar,  yokluğu yine de bilinmedi,  inanılamadı da varlığına. Iki el, bir demet kirpik,  köprücüklerimin çukurlarını ev bilmiş kuşlarla  tekrar sevdim. Bunca yıl yaşamıştım,  ülke ülke büyütmüştüm ayak izlerimi, bileklerimde sofralar kuruldu kayıp gece vakitleri oldu ismi,  omuzlarımda büyüdü masallar. Sevmek yetmiyordu. Doğdum ve öldüm Doğdum ve öldüm Hayat bilmem kaç ömürlüktü,  adım olmasındı, adres aynı, kuşların evi. Sevmek yetmiyordu,  yetinmekten kurak kıtalarda dağıldım, savruldum yıldız tozlarına,  biriktim hergün yeniden,  her gün kuşlara kavuştum. Daha çok sevdim. Daha çok sevdim Hatırlamıyorum artık,  nerede başlıyor bedenim üzerindeki hakkı, ruhuma hükmü,  kalbimde sesi. Sevmek yetmiyordu,  birkaç nefes,  tüm kelimeler,  en tenha sayfalarda unutulmuş şiirlerle tekrar sevdim. Kaç deniz varsa yeryüzünde,  kaç kuş gökte,  kaç mavi bir ins

...

Bak bu serin sabah senin, sarılar ve tüm mor menekşeler, bu ilk günü kasım'ın, bu ellerim senin. Hiç tarif edemediğim ne varsa, bilmediğim diller, dokunamadığım gök, üşümüşlüğün yetimliği senin. Nasıl anlatabilirim ki içimden bir parça olduğunu, hasretim, sevgilim, yüzüm. Nasıl tarif edilir mevsimlerin boynumdan gelip geçerken özleminin iniltim olduğu. Sokakların ne şanslı, ne şanslı kediler, ne şanslı sabah gözlerinden geçenler. Hangi mektuba sığabilir bilmiyorum bunca his. Kaç kağıt katliamının günahına katlanabilir kelimelerim. Bak bu kalp senin, kaburgalarım, ciğerim, bu nefes senin. Ismi olmaz bazı güzelliklerin, yeri olmaz, ve doğru vakte denk düşmez hiçbir tesadüf. Aç gözlerini, hayat başlasın. Aç gözlerini, adım anılsın. Aç bak , işte ben, işte kasım, işte ellerim, senin. Günaydın sev gili. Su'