Ana içeriğe atla

Kuşlar ve balıklar

Masallara inanan bir çocuktum ben, bileklerimde çiçekler açardı, ağzımda kelebek tozları.
Kışa ve göğe inancımı, yaza ve denize kavuştukça yücelttim.
Hayaller kurduğum, insanlardan gizli, gerçekten çok daha ileride bir dünyam vardı, orada bittikçe var oldum.

Durakları sevdim hep, köprüleri, ayrılmaktan ve gitmekten nefret ettikçe sevdim yolları.
Son bakışlar, son sözler, sımsıkı sarılmalar, yalvarırcasına beni avutun bakışları.

Böyle böyle büyüdüm hep, kuşlar edindim, balıklar edindim, bahçeler, duvarlar, odalar, odalarda yanan ve tükendikçe yenilenebilen ışıklarda beliren sadık gölgeler.

Masallara inanan bir çocuktum, şiire tutunan bir kadın oldum.
Müziklerde kıvranırken, düşüşlerimi uçmaktan sayıp, hep daha çok, hep daha daha güzel gülümserken, insan gözünde yansıyan yüzümle büyüdüm.
Inançlarımı kendim seçerken ve avutun beni bakışlarımı affederken büyüdüm.

Severken, sevmenin kendim kadarının gerçekliğine kadehler tokuştururken, dans ederken, sevişirken, küfrederken, ve hala koşup koşup beni avutun diye yalvarırken  farkettim.

Buldum, tanıdım, büründüm.
Hayaller inandığım için bu kadar güzel, ve masallar benimle var.
Çocuktum, büyüdüm.

Bileklerimden boynuma kadar çiceklerle, dudaklarımda kokonlarla, sözden geçmiş artık nefesleşmiş yeminlerle.
Çocuktum, seve seve büyüdüm.

Kuşlar ve balıklar.
Kuşlar.
Balıklar.

20aralık/ 22:50

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.