Gece ayazından sesleniyorum, sokaklardan, isimsiz kapı önlerinden, pencere pervazlarından, kırık dökük lamba ışıklarından, yaralı vakitlerden,
Duy beni !
Duy beni !
Adımlarımla tekrar tekrar okşadığım bir kentten, koynuna girip nefesimle temize çektiğim kuytulardan sesleniyorum.
Kat kat üşüsemde gizlemediğim ellerimle, ses etmeden hiç, tüm göğe adanmışlığıyla yüzümün.
Unutmadan bir an bile olsa yerini kalbimin sesleniyorum.
Unutmadan bir an bile olsa yerini kalbimin sesleniyorum.
Hayatın uzak bir kıyısında yürürken ve soluklanırken ihtiyar kediler gibi zaman zaman, uçamazken ama kanatlanırken sesleniyorum.
Duy beni !
Duy beni !
Soğuk ya buralar, çok soğuk ya ellerim.
Ilık ılık içimden akan mavi nehir sensin, o yüzden kaybolup gitmemişliğim.
Hep o yüzden bu koku, bu dallar, böyle çiçeklere benzeyişim.
Ilık ılık içimden akan mavi nehir sensin, o yüzden kaybolup gitmemişliğim.
Hep o yüzden bu koku, bu dallar, böyle çiçeklere benzeyişim.
Sesleniyorum..
Toprağından göğüne kadar hayatın, tek hakikatim.
Toprağından göğüne kadar hayatın, tek hakikatim.
Aç kollarını,
evimi özledim.
evimi özledim.
Yorumlar
Yorum Gönder