Ana içeriğe atla

Aşk'

Aşk’ bir avuç mevsim tozudur belki.

Uçar gelir rüzgâr olur.

Sen olur.

Yoksa bu hırçınlık, bu dağınıklık ve böyle her hali güzellik olur muydu.

Bu kadar iç içe ama sınırsız.

Çiçekler, su senin.

Beyazı, sarısı, moru senin.

Senin saçımdan geçmişliği.

Dudaklarıma bağı senin.

Tecrübelerinin kölesi, hayallerine sürgün.

Hiç görüp hissedip öğrenmedin mi sen. (?)

Yer, gök senin.

Işık, gölge senin.

Mavinin en dibinden yeşilin uçuşu senin.

Kaybolduğun yerlerden uzan,

gülüşlerinden öperim.

Ellerimi verir memleket olurum.

Bi sarılırım, şiir olurum.

Aklın gider.

Kokunu bilirim, ziyan değil birikmişliğin.

İsmine doğarım, yalan olamaz ölmüşlüğün.

Sokak evli kedilerden, gök rengi kuş tüğlerinden, kapı zillerinden, kilim altlarından. Işıktan gölgeye, uzaklardan oralara, nefesinden başlar mevsimler.

Mevsimler ve ben.

Hadi bul.

Hadi koş.

Hadi sev sökerek içini bin bilinmez adresten.

Kaybolduğun yerlerden uzan, gülüşlerinden öperim.

Bileklerimi verir denizin olurum.

Severim, ben sevince şiir olurum.

İçin gider.

Hadi hatırla.

Gönlünden topla.

Zaman senin.

Zaman, mevsimler ve ben.

Esen rüzgâr habercimdir, geliyorum.

Geliyorum sevdiğim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.

Mavi kıyılar

Hayatım bir yana da, ruhumu böyle güzelleştirmesi yok mu ah diyorum ah ! Ben böyle ağzımda gök, kalbimde deniz ile sabaha bile sığamam ki. Ziyan olmamalı telaşları insanların yaşamak uğruna, aceleye getirmemeliyim ellerini. Bir dokunsam sehrin topraklarından cennet doğacak, kıyametler yaklaşacak, kavuşurken biz mavi kıyılara yakın. İsminin bir başı ya da bir sonu yok. kokusundan sızıyor ışıklı vakitler. Tüm bildiğim doğrularım gibi yakışırken üzerime gözleri, e n çok ağzını seviyorum, en en çok ağzını. Nefesinin köklerinden öperim.