Beni ne zaman öpse,
karanlığı yenik düşer gecenin.
Işık saçarım avuçlarımdan, beyaz bir ten kanatlanır.
Şuan için yaşamaya doyamamamla birlikte, dününün kahrını sevdiğim, yarınına nöbet tuttuğum bu adam kendini aslında hiç tanımıyor.
Ellerinde tenimin pulçukları ve sırtında tırnak izlerimle ne kadar da korunmasız.
Yutkunsam yankılanacak ve sağırlaştıracak tüm yaşamı var oluşum.
Sebebimdir ki, sahillerde ağladım acısına, çocuklar sevindirdim umuduma sadaka.
Ellerinden geçmedim hiç, boynunda ucurumlar büyüttüğü zamanlarda kanatlar çaldım kelebeklerden.
Uçmadım, uçamadım omuzlarından öte gök bilmezdim çünkü. Uçurumların çiçekleride vardı.
Açtım, açtım, açtım.
Beni ne zaman öpse panayırlar kurulur kentin meydanına, beyaz karanfiller damlar gökten, sefaflaştığım an olur, biriktiğim kapı önü, kalabalık aile mutluluğu.
Şuan kokusuna doyamadığım, izimden ve isimden geçmiş, yokluğu bilip varlığı seçmiş, sevdiğim deli gibi sevdiğim bu adam kendini aslında hiç tanımıyor.
Karanlığın içinde gizli gökkuşağım, tarçın sakallım, deniz kokulum.
Sebebimdir ki, yıkıldığı yerlerine evlerin, unutulduğu iniltisine savaşların, hor görülüşüne yaranın, adını sürerim.
Beni ne zaman öpse,
severim, severim, severim.
12aralık2017
Yorumlar
Yorum Gönder