Ana içeriğe atla

Beni ne zaman öpse

Beni ne zaman öpse,
karanlığı yenik düşer gecenin.
Işık saçarım avuçlarımdan, beyaz bir ten kanatlanır.
Şuan için yaşamaya doyamamamla birlikte, dününün kahrını sevdiğim, yarınına nöbet tuttuğum bu adam kendini aslında hiç tanımıyor.

Ellerinde tenimin pulçukları ve sırtında tırnak izlerimle ne kadar da korunmasız.
Yutkunsam yankılanacak ve sağırlaştıracak tüm yaşamı var oluşum.
Sebebimdir ki, sahillerde ağladım acısına, çocuklar sevindirdim umuduma sadaka.
Ellerinden geçmedim hiç, boynunda ucurumlar büyüttüğü zamanlarda kanatlar çaldım kelebeklerden.
Uçmadım, uçamadım omuzlarından öte gök bilmezdim çünkü. Uçurumların çiçekleride vardı.
Açtım, açtım, açtım.

Beni ne zaman öpse panayırlar kurulur kentin meydanına, beyaz karanfiller damlar gökten, sefaflaştığım an olur, biriktiğim kapı önü, kalabalık aile mutluluğu.
Şuan kokusuna doyamadığım, izimden ve isimden geçmiş, yokluğu bilip varlığı seçmiş, sevdiğim deli gibi sevdiğim bu adam kendini aslında hiç tanımıyor.
Karanlığın içinde gizli gökkuşağım, tarçın sakallım, deniz kokulum.
Sebebimdir ki, yıkıldığı yerlerine evlerin, unutulduğu iniltisine savaşların, hor görülüşüne yaranın, adını sürerim.

Beni ne zaman öpse,
severim, severim, severim.

12aralık2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.

Mavi kıyılar

Hayatım bir yana da, ruhumu böyle güzelleştirmesi yok mu ah diyorum ah ! Ben böyle ağzımda gök, kalbimde deniz ile sabaha bile sığamam ki. Ziyan olmamalı telaşları insanların yaşamak uğruna, aceleye getirmemeliyim ellerini. Bir dokunsam sehrin topraklarından cennet doğacak, kıyametler yaklaşacak, kavuşurken biz mavi kıyılara yakın. İsminin bir başı ya da bir sonu yok. kokusundan sızıyor ışıklı vakitler. Tüm bildiğim doğrularım gibi yakışırken üzerime gözleri, e n çok ağzını seviyorum, en en çok ağzını. Nefesinin köklerinden öperim.