Ana içeriğe atla

Cennet senindir

Sevgilim...

Tümünden geriye bir ben kaldım.
Mektupları yaktım, şiirleri yaktım, fikrimi yaktım.
Kimse hesabını soramayacak artık sevgimin ve vazgeçemeyişimin.
Aflar savurdum güvercinlere, küfürler yağdırdım şehrine ve hatta inandığın göğün bulutuna, suyuna, denizine.
Bir nefes ebediyen tutulamazdı elbet, yaktım dudaklarımı, yaktım ciğerimi,
yaktım bitip tükenemeyen her şeyi.

Geriye bir ben kaldım, etim kemiğim kaldı, adım kaldı kanım kaldı.
Bak!
Bir yangından sağ çıkmışlığını sunuyorum sana, çığlıklarımdan kurdelalarla süslediğim.
Bir yangından tüm kalmışlığımı adıyorum ölüme ve hayatına dualar gizliyorum hala tüm direncimle zamana.
Insan affının günahıdır kendinde, kendinin en asıl cezasıdır gerçekte.
Sevginin en büyük gebeliğinden doğma çocuklarla umutlar doğurdum, ışık olsunlar yolunda.
Uçurumları yaktım,
cehennemleri aldım kendimden saydım.

Bilmem kaçıncı uzanışımdı dizlerimde unuttuğun başına, gördüm düştü bir anda evrenin güzelliği.
Hangi şiirdi mırıldandığım bilmem geceden geceye,ağzımdan zehir çiçekleri filizlendi.
Kirdi gözlerim küldü, aynalar gereksizdi, kırıldım,duvarlar çatladı.
Çöktü çatılar, güvercinler ağladı.
Ben yandım en çok, yakarken seni.

Sevgili, işte senindir,
tümünden geriye bir ben kaldım.
Kimse hesabını soramayacak artık sevmenin ve vazgeçişinin.
Bak her yer senin, herkes ve her zafer senin.

Omuzlarımda birkaç tüğ meleklerden arda kalan, omurgamda birkaç kırık kendimi hep daha çok uzağına atmaktan kendi ruhumda.

Sevgilim,
yanan da senindir, kalan da.
Kıyameti ben kopardım uğruna,
cennet senindir.

Bir ben kaldım yangınlara,
bir ben yangınlarda.

Artık beden ötesisin.

(3aralık2017)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.

Mavi kıyılar

Hayatım bir yana da, ruhumu böyle güzelleştirmesi yok mu ah diyorum ah ! Ben böyle ağzımda gök, kalbimde deniz ile sabaha bile sığamam ki. Ziyan olmamalı telaşları insanların yaşamak uğruna, aceleye getirmemeliyim ellerini. Bir dokunsam sehrin topraklarından cennet doğacak, kıyametler yaklaşacak, kavuşurken biz mavi kıyılara yakın. İsminin bir başı ya da bir sonu yok. kokusundan sızıyor ışıklı vakitler. Tüm bildiğim doğrularım gibi yakışırken üzerime gözleri, e n çok ağzını seviyorum, en en çok ağzını. Nefesinin köklerinden öperim.