Ne bileyim, galiba şöyle
hani bir şehri özlemek gibi bir his bu, eli kolu yok, dizleri yok, gülüşü yok. Hiç bilmeden ve anlamadan hatta, ama deli gibi ruhumu kendine çeken bir güç.
Kavuşmaktan çok özlemin hazı gibi, heves gibi, olur olmaz bir çaresizlik gibi karşı koymak istenilmeyen.
Sehirler bahanedir belki deyip susuyorum. Kalabalık meydanları, gürültüleri, telaşı kim özler ki, ben niye özlüyorum.
Aklımdan şu geçiyor sonra…
Insan hangi vakit pencereden bakarsa baksın, hangi pencereden bakarsa baksın, ne kadar güzel bakarsa baksın, şehvetli özlemler ayaklanıyor yürekte.
Pencereye koşuyorum,
şehir, sokak, gök.
‘hiç mi akıl almazsın sen’ diyorum kendime, diyorum da
…
“Göğü görünce denize göreceğim geliyor”
Ben şehir derim, olsun.
Siz yine de mavileri hatırlayın.
Yorumlar
Yorum Gönder