Ana içeriğe atla

Seni Seviyorum

Seni seviyorum.
Seni seviyorum.
Seni !
Seviyorum.
Dudaklarım çürürse bir gün diye, sesimi kaybedersem diye karanlıklarda, yazmayı, okumayı, nefes almayı unutursam diye,
bir itiraftan öte bu, 
Seni seviyorum.
Hiç inanmazdım saçımın tırnağımın kemik ağrısına, eşyaların yas tutacağına, çirkinleştikçe güzelleşebileceğine hayatın ve dünyanın bir seni olduğuna.

Hayalini kurarken, çocukken daha erik ağacı çiçeklerinin beyazında, yıldızlardan yollar çizerken, inancıma, acıma, aşk'a hacim açarken içimde,
yalın ayak koştum hep sana ben. İki kelimede bir düşe düşe koştum, ezberlerimi kanata kanata koştum.
Karşında dimdik gözlerimden doğururken maviyi, ağzıma elini bastırıp beni susturduğunda yine koştum.
Kaç diş oturur kaburgalarımda bilmem, bilmem hangi tırnağımın kesiğinde kıvranır gecelerim. Yüzünden, sakalından, kokundan, evinden, en çok yatağımdan. Rakından, mezenden, şarabından, teninde ölüp terinde dirilerek koştum.

Sesimi hiç duydun mu bilmem, kapı gıcırtılarında, sokak gürültülerinde kaldı hep. Perde ardında biraz, biraz da gölge lekelerinde. İzmaritlerde kaldı hiç başlamamışken daha yanmaya.
Nefesimin bir yeri olduysa ciğerimden öte, boynunda köklü meyveler, ağzında bahar çiçekleri, sakalında kuş tüğleri, ve hala kendime dilerken ben seni..
Ağzımı kapatan ellerini ısıra ısıra, kanına bulandıkça, canını yakarak dahi olsa söylemek istediğim..
Seni seviyorum.
Seni seviyorum.
Seni!
Seviyorum.

Cennet mi adın cehennem mi hiç bilmeden, ölürsem diye bir gece bu kent sessizliğinde,
haykırıyorum
Seni seviyorum.

Yeminimdir.

31/12/2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.