Ana içeriğe atla

Severken

Sorular cevapsız kaldıkça tükenir insan, sesi boşluklara asılınca tükenir, elleri koşarken geri kalan her parçası düştükçe, ben deyip sustukça tükenir.
Hiçbir şiirde şair yazmamış zaten deyip, kendini kaybede kaybede tükenir.
Kaç asır yumdum gözlerimi sesine diye düşündükçe, dileye dileye kavuşup hasret kaldıkça varlığında varlığına, benimsin deyişinde artık aklından korkuyorsa tükenir.

Bilmediğim yollardan geçiyorum tutmuyor elimi, ciğerim parçalanıyor bağırmaktan duymuyor sesimi. Bekliyorum, yüzünü yüzünde bekliyorum belirmiyor tek çizgisi.

Kaç cenaze kalktı çocukluğumdan büyüdüm hep kollarında.
Mevsimleri yarımdı, utandım manzaralarda.
“Seviyorum ulan, seviyorum.!” diyemedim kesildi boğazımdan.

“Adamın kadını severken öldürebildiğini öğrendim.”

Adı haram, adresi bilmem kaç uçurumdan düşmek ard arda.
Sopa yemişte ağlayamamışça, severken ve yine severken umutla.
Güvenirken yemin gibi güvenirken tükenir insan.

Bastırsam başımı dizine, sakalında çicekler eksem büyütsem, en eksiğini en yokunu versem, yetmeyeceğim.
Yetemeyince tükenir insan.

Direndim, direttim, her nefesime adını ektim.
Affettim, sabrettim,sevdim.
Lanet olsun ki öğrendim.
Sevmem derken sevince öğrenir insan ve tükenir ve birikir tekrar tükenmek için.
Can verir canından.

Hiçbir şiirde geçmeyeceğim delilimdir, 
Tükendim.
Zaferler ondan yana olsun, sevmeler benim.
Az kaldı, sabaha ellerimi zaten gömeceğim.
Yedi kat içime, cehennemin dibine, gök bilmez deniz diplerine döneceğim.

“Adamın kadını severken öldürebildiğini öğrendim.”

(6aralık2017)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir mart 2019

Belki ...satırlarımdan vazgeçmeliyim artık çünkü alıştım çiçeklerimle konuşmaya. Birsürü mevsim geçmiş gibi hissediyorum kendimi, birsürü yol aşmışım gibi. Halbuki kaç sabah kaç gece geçti saymıyor ki... .  Iyiyim gibiyim, belki de hala kuşları kandırıyorumdur pencereme konan, bilemiyorum. .  Bu his ne bir zafer ne de bir yenilgi gibi, bu his başı yada sonu olan hiçbir şeye benzemiyor.. .  Sesimin yankılanışı aramıyorum artık aklıma gökyüzü düşünce, bulutların özgürlüğüne yaslıyorum fikrimi.Kalbim hiç olmadığı kadar sakin ve derin. Kalbim hiç bilmediği kadar muhafazakâr ve temiz. Kalbim yerinde hala.... . Anlatmak istediklerimden vazgeçmedim, anlattıklarıma hergün sabah akşam su veriyorum, her gün tozunu alıyorum raflarının. Bazen mor menekşeler bazen de sarı güller koyuyorum yanlarına.... . Yüzyıllarca dinlemeyeceğim şarkılarım var artık benim, halbuki hala o kadar tazeler ki dans edebiliyorum bazen melodilerinde.. . Içler karartıcı anılarım var, tüm ışıkları...

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Kayıp bir Şubat gecesinin hikâyesi.

Pencerenin başındayım. Ay, yıldızlar çam ağaçları. Tüm gün düşünüyorum, tüm gece düşünüyorum, şiirlerde, şarkılarda, sessizliklerde düşünüyorum. Sonra gün geçiyor, saatler, hayatı durduruyormuşum, yada durdurmak istiyormuşum gibi, şu pencerenin başına oturuyorum. Hayret sigara yok elimde, sigara içmiyorum. Ay yıldızlar çam ağaçları. Yeterince yüksek değil bu ev, hangi köşesinden bakarsam bakayım, hangi penceresinin başıma geçersem geçeyim, sadece ay yıldızlar ve çam ağaçları. Seni göremiyorum. Ne denizi, ne kuşları, ne güneşi, nede İstanbul'u. Ne kadar kabullenmek istemesemde canının yandığının farkındayım. Mutlu olduğun an...