Ana içeriğe atla

Var ol!

Söyleyemediğim sözlerden başlıyorum seni içimde yaratmaya.

Dudakların gökten damlamış gibi,

Teninden yükselen toprak kokusu ve gözlerin yosun.

Öyle bir yosun ki, sarabilecek gibi tüm kayalarımı, kıyılarımı, içimi.

Bildiğim ifadelerinin ezberinden süzüyorum ellerinin büyüklüğünü.

Parmak uçlarında kurulu şehirleri, hikayeleri, çatısı akan evleri bir ben biliyorum sanki.

Bilmek seni, dilde yatan karanfil gibi.

Sen yürüyünce, yürüyünce ve şehir yorulunca..

Ağaçların bir başka güçlendiğini biliyorum beton ve kaldırımlar arasında.

Suskunluğun boyu ürküyor kuşlar, sonra soluğunla sakinliyor süzülüyorlar üzerimde.

Ben söylediğim kadarlara tutunup gülümsüyorum biliyor musun ?!

Kibrit boyu saçım, çocuk izli yüzüm, diş izlerim, tırnak diplerim senin.

Ve dilim, seni sarıp, tadıp, yutmadan öylece taşıdığım dilim.

Varlığından ufalanmış, bedenleşmiş, eğrilmiş, öğrenmiş gibiyim.

Çok güzelim.

İmkansız yanımızdan başlıyorum seni içime yaymaya..

Avuç avuç, sindire sindire, en derine.

Sen mutluysan, masum doğuyor çocuklar.

Sen mutluysan devleşiyor boyum, boynum rüzgar tutmuyor.

Sen mutluysan,

Sevebiliyorum.

Bir alın kaç vadi alabiliyorsa kaşlarını çattığında, o kadar çiçek ekiyorum göğsüne.

Açıyor göğsün, açıyor karanfiller.

Sonra o sesin.

Sesin bir çay bardağı, sesin bir çay kaşığı, sesin şekersiz içilen çayın karıştırılma hevesi, alışkanlığı, sevgisi.

Sen sevmezsin bazen yüzünü, ben bakmaktan hiç yorulmuyorum.

Güneşe yaklaşmak gibi biraz hep, ruhumdan geçiyor gibi..

Kirpiklerinin dağınıklığı, düğümleri boğazının, sakalının inadı.

Dokunamıyorum.

Şuan, şimdi, evet hissediyorum ama dokunamıyorum.

Özlemim kadar büyüyor içim..

İçim yanıyor, buz tutuyor, bağırıyor içim.

İnançlarımdan güç emip, düşlerimden kanıyorum.

Asla ölmüyorum, yaşıyorum.

Ne güzelsin bilsen, çok seviyorum..

Ne bir yalan, ne de bir gerçek.

Ne gündüz, ne de gece.

Ben ile veya bensiz.

Karanfilleri biliyor musun ?!

Karanfiller diyorum.

Bak karanfiller hep var.

Üzerinde, içimde

Gülümsüyorum.

sen varsan, sen varsan, sen varsan

Var ol !

Çok seviyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.