Biz insanlar kadar görmezden gelebilen bir varlık yoktur heralde bu dünyada.
O bir yana da, bunu bile bile önlem almayan taraf da yine biziz, bu daha feci.
Bugün uzun bir yolculuk yaptım, her şeyi, değerleri, sözleri, vaatleri, hayalleri ve daha bir çok şeyi tekrar tekrar döktüm gucağıma, göğsüme doldurdum, öptüm, kokladım, boynuma astım.
Bir cevap ararmış gibi yağmurla savaşan silecekleri izlerken oturduğum koltuğun biraz daha büyüdüğünü hissettim.Direksiyon büyüdü, yollar, diğer araçlarlar tabelalar, ağaçlar hatta karanlık büyüdü.
Insandım, etten kemikten bir varlık.
Konuşabilen, yürüyebilen, koku alabilen, duyan ve anlayan, ki gözlerimi kapatsam uyusam diyordu içimde saklı bir yanım, uyusam ve hiç uyanmasam. O kadar da yorgundum, yorgunum.
Bazen bir çözümü olmuyor bazı şeylerin, acıya acıya anlıyor insan, körlüklerin ihanet olduğunu, sağırlıkların aslında bir veda ve hatta bildiği hiçbir gerceğin delili olmadığını anlıyor.
Delil aramak bir çaresizlik değilmidir zaten.
Uzun bir yoldu, usul usul gittim, ama bir nefeste döndüm.
Değişen belki omurga kemiğimdi, omuzlarımdı, iyileşen yüregimdi, umuttu biraz da ve umursamazlıktı, öğrendim.
Evim davetkârlığını kat kat arttırmış gibiydi, anahtarlarım hafiflemiş gibi.
Aynaları hep sevmişimdir ben, galiba biraz daha güzelleşmiştim.
Savurdum her şeyi sonra, dağınık kalsın istedim, kırılsın kıralacaksa, parçalansın darbe alırsa, bu gün böyle benim eserim kalsın.
Kendimizi görünmez hissettiğimizde yok sayılmıyoruz.
Düşünme fazla ve manzaraları ziyan etme.
Güneşi, olmadı yıldızları, oda mı olmadı, kalbinin yerini hatırla.
Güzelliğinin gölgesinde çiçek saklayan kireç duvarlardan biri olmak hiç kötü bir şey değil.
Fikrin nakıl nakıl olsun,
savrulsun için, dağılsan bile kendi kendinde çaresiz, sen yine de hep kendine dön.
Karaladım bunları ne kadar anlatabildim bilmiyorum ama,
rüzgârdan yağmurdan yollardan getirdim.
Eyvallah.
Yorumlar
Yorum Gönder