Uyuttum ellerimi evet, gözlerimi kapattım sımsıkı, çukurlarını gizledim yanağımın, ağzımı gömdüm. Bilmem kaç kat gömdüm dudaklarımı.
Çünkü kendime çevirmeliydim geceyi, çünkü pencerelerden hep ben görünmeliydim acırken ve tek ben bilmeliydim yağmurun çatılardan açık havada ne güzel intihar edebildiğini.
Tek benim sesim sızmalıydı dünya kabuğu arasından yaraların derinine.
Gidecek yerim yok ondan öte, varacak ve kalacak adresim yok.
Yorgunluk bilmem ben, ölmek bilmem. Acıtamam, okşayamam ki sonra onca dalgayı, bulutu onca sokağı. Koca şehri nasıl sığdırabilirim ufacık kollarımın arasına sonra.
Nasıl seviyorum bilmesin.
Uzaktan gelen müzik sesleri gibi o, bırak diyor kendini bana, bırak seni hep tutacağım.
Baba gibi biraz da, koruyor ve koruyor büyütürken kalbimi.
Köy gibi, her şeyin güzel koktuğu, ve masum, ve hiç el değmemiş yeşili doğanın.
Benim, en çok benim hakkım, hasretimi bilmesin.
Bu kadar sevmek günah olmalı, bu kadar sevememeli bir insan.
Acırken ama haz duyarken kendi yüzünden kaçmamaktan, ciğerinde, kanında, canında, iliklerine kadar doluyken onunla, tek başına susmamalı.
Sevmemeli işte,
kimse kimseyi bu kadar sevmemeli.
Acısına geceler verdiğim, sabahlar doğururken sancılarından inlediğim, tek onu, sadece onun ismini verdiğim yeni hayatlara.
Kat kat yıldız altında yatıp öylece kalırken olduğum yerde.
Öperken şiirleri, şarkılarla sevişirken arzız ve hiç utanmadan.
Kuş tüğlerinden, gökten, denizin bin kat dibinden yeniden var olurken.
Beni tekrar tekrar öpmeli halbuki.
Iyileşirken yaralar ama kabuklarını kaybetmezken asla, ve yine sızladığım tek özlemken böyle.
Istemem, böyle sevmesin beni.
Sesi titrese yıkılır hayat.
"Hayatım !"
Bilirim.
Çünkü kendime çevirmeliydim geceyi, çünkü pencerelerden hep ben görünmeliydim acırken ve tek ben bilmeliydim yağmurun çatılardan açık havada ne güzel intihar edebildiğini.
Tek benim sesim sızmalıydı dünya kabuğu arasından yaraların derinine.
Gidecek yerim yok ondan öte, varacak ve kalacak adresim yok.
Yorgunluk bilmem ben, ölmek bilmem. Acıtamam, okşayamam ki sonra onca dalgayı, bulutu onca sokağı. Koca şehri nasıl sığdırabilirim ufacık kollarımın arasına sonra.
Nasıl seviyorum bilmesin.
Uzaktan gelen müzik sesleri gibi o, bırak diyor kendini bana, bırak seni hep tutacağım.
Baba gibi biraz da, koruyor ve koruyor büyütürken kalbimi.
Köy gibi, her şeyin güzel koktuğu, ve masum, ve hiç el değmemiş yeşili doğanın.
Benim, en çok benim hakkım, hasretimi bilmesin.
Bu kadar sevmek günah olmalı, bu kadar sevememeli bir insan.
Acırken ama haz duyarken kendi yüzünden kaçmamaktan, ciğerinde, kanında, canında, iliklerine kadar doluyken onunla, tek başına susmamalı.
Sevmemeli işte,
kimse kimseyi bu kadar sevmemeli.
Acısına geceler verdiğim, sabahlar doğururken sancılarından inlediğim, tek onu, sadece onun ismini verdiğim yeni hayatlara.
Kat kat yıldız altında yatıp öylece kalırken olduğum yerde.
Öperken şiirleri, şarkılarla sevişirken arzız ve hiç utanmadan.
Kuş tüğlerinden, gökten, denizin bin kat dibinden yeniden var olurken.
Beni tekrar tekrar öpmeli halbuki.
Iyileşirken yaralar ama kabuklarını kaybetmezken asla, ve yine sızladığım tek özlemken böyle.
Istemem, böyle sevmesin beni.
Sesi titrese yıkılır hayat.
"Hayatım !"
Bilirim.
Yorumlar
Yorum Gönder