Ana içeriğe atla

Mutlu şiir

Hayatı yaşanır kılan su, toprak, hava,
 ve işte yeşil, biraz taş, biraz umut,
sonra senin o sesin,masmavi.
Mevsimsiz ve vakitsiz, hep mavi hep hep mavi bana.
Insan söylemeye çalışınca dilsiz, dokunmaya çalıştıkça elsiz, ayaksız koşmaya çalıştıkça, ve koklamaya çalıştikça inadına nefessiz kalıyormuş sevince.
Efkârlardan geceler ögreniyormuş, özlemlerden şiirler.
Hayal kurarken
 yeni yeni hayatlar var edebiliyormuş, bahceli köy evleri, yüksek balkonlu kentler, ağaçlı çiçekli gelecekler.

Rüzgârın hatta yağmurların bile, lütfen hep bana dokunsun.
Kapla beni.

Insan sevince, büyük hayaller kurarken öyle habersiz, ama yine de illa kurarken, bir kuşun özgürlüğüne iliştirmek istermis gönlünü.
Gönlümü verdim.
Bilirsin, ben çok söz bilmem, uzun uzun yazan sessizliğim, yüzünün karşısında gök kesilir.
Bilirsin ben büyümem, bir çocuk cesaretiyle severken, korkarım seni aniden kaybetmekten.
Ellerini tutup, gözlerine bakarak, var saymadan ikimiz ötesinde hiçbir canlıyı, anlatabilsem keşke sana anlamını.
Nasıl muhtacım.
Olmasan
düzlerini kaybedecekmiş gibi sanki yeryüzü, dağlar yeşilliklerini, nehirler sularını, gök ismini.
Ben nefesimi.
Yaşa.
Böyle darbeler bırakmaya çalışırken hayata sana dair, sevgime ve umuduma dair, tanrı şenlikler kutlatmalı doğaya, sen varsın diye.

Bunca sene soludun sen bu hayatı, bunca sene temize çektin içini, incindir, iyileştin.
Yalnızlıkların kaç kuş sürüsü geçirdi kim bilir, göçlerine baş eğdin.
Kaç şiir ezberledin ve dirilttin hüznü.
Tek gözyaşına dudaklarım feda, gülüşüne sesim, sevgine ömrüm.
Nerelerden geldim de köklendim ayaklarının ucunda, anlatmama gerek yok ki, neleri yüklendin, nelerden arındım.
Bak, koca bir hayat yarattık seninle.
Koca bir hayat, birbirimize, kendi içimizde.
Hayatı yaşanır kılansın sen,
masmavi, mevsimsiz ve vakitsiz, hep mavi hep hep mavi bana.
Doğduğun gün senin, panayırlar kurulmalı her sokak başına, tüm dünyada tüm ışıkları yanmalı pencerelerin, kaktüsler çiçek açmalı, denizler uzakların affını ilan etmeli.
Gök şarkılar mırıldanmalı
Sana !
Ben hiç bilmezken, bir kent gibi sarmışsın kıyılarını hayat çatlağımın.
Ben hiç görmeden azad etmişsin kuşları yeryüzü köleliğinden.
Sardunyaları, fesleğenleri, dikenleri bile sevdirmişsin bana.
Ben hiç yokken daha, var etmişsin beni avuçlarında, kavgalarında, yaralarında, belki de eski aşklarında bile bana uzatmışsın yollarını.
Şuracığım senin evin.
Adı yok, sınırları yok bizim kara parçamızın.  Karşıma çıktığın günden bu yana bizim tüm şarkılar ve suskunluğumuz sayılır artık tüm şiirler.
Hakkımızdır yaşamak.
Birbirimize biraz daha kavuşarak ve hayaller kurarak.
Yaşlanmak seninle usul usul.
Doğdugün gün, yani bugün, yarınların güzelliği bu.
Yani seni sevmek bu, telaşeli bir heyecanla,
Acıklı bir sahne, hüzünlü bir şiir,
öylesine tarifsiz.
Hiç mucizeler olmaz olur mu der gibi,
o sesin
masmavi.
Söyleyemediğim her şey kutsal kılınıyor, tüm bu süslü satırlarla bile,
 anlatamadıkça sana seni, eminim.
Söylemek istedikçe,
sevmeye doyumsuzluğumla birlikte sunduğum,
 şu gönlümdür sana.
Seninle nasıl zengin, nasıl da kaygısız bilinmezlere dair.
Iyi ki doğdun sevgilim, 
iyi ki doğdun sen.
Topla kuşlarını günün, 
topla yıldızlarını gecenin, 
tüm gülücükleri çocukların senin,
 hepsi senin.
Öperim.
Hayatta oluşundan, duruşundan, beni ben kılışından.
Öperim sevgilim.


Iyi ki doğdun! 

( mutlu şiir )


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.