Ana içeriğe atla

Ayıplara düşsün yüzü

Artık duyulmuyorsa, sesini hangi eyleme asmalı insan, kaç kelimeden vazgeçmeli, kaç vakit susmalı.
Ölmeli mi?
Bilmek ve inkâr edememek, yenilmek.
Öncesi hep ismi.
Doksan gün ve ardı, bir karanlıkta yürüdüm, dokunduğum evler kanadı, inledi şehirler ard arda, hayat incindi.
Kendi enkazlarımın başına çiçekler ekmişken ve kuşlara adamışken toprağımı, vapurlara denizi, ateşe suyu, hangi yeryüzü gerçekti?
Inancımdan acıdı ruhum, perişan oldum, parçalandım.
Un ufak olup bitmeli mi, rüzgâra verip külü, griye maviyi. Uçurumları nasıl iyileştirmeli?
Unutmak yok, yok sığınmak ve hiç bitmeyecek. Yemin kırımı geçmiş dudaklarımdan daha kaç cenaze geçmeli?
Ağıtlar yok, öncesi ismi.
Ayıplara düşsün yüzü, ayıplara düşsün ki sevmek tam da bu onu.

10/12/2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.