Insan ne çok doluyormuş…
Nasıl taşıyabiliyorum ben bu bedeni,
hele hele bu ruhu
bilmiyorum,
anlayabilmiş değilim hala.
Ümitle hayallerle, aşkla doluyum.
Çaresiz, zafersiz ve yenilgisiz.
Bir nabız telaşı gibi, şarkılar gibi.
Olmasa felaket çökecek dünyaya gibi
ama belirsiz
ama şeffaf
ama herkesin kendinde gizlisi gibi.
Iki dudağının arasına kimi alsan kutsallaşır ya senin, dudakların değince çocuk sesleriyle doluyor şu ihtiyar sokak, yeşil bitiyor ve mavi başlıyor ufkumda, kitap sayfalarına düşülen notlara benziyor sözlerim.
Kısacık, alelacele, sessiz.
Kalbimi birkaç defa gökte yakalayıp
yine göğsüme yerleştirdim bu gece,
her yanım kanarcasına doldu da
taşamadı gözlerim.
Kokundan nasiplenememişlik bu, ellerine düşememişlik..
Neyse,
kafam çok karışık.
Nasıl taşıyabiliyorum ben bu bedeni,
hele hele bu ruhu
bilmiyorum,
anlayabilmiş değilim hala.
Ümitle hayallerle, aşkla doluyum.
Çaresiz, zafersiz ve yenilgisiz.
Bir nabız telaşı gibi, şarkılar gibi.
Olmasa felaket çökecek dünyaya gibi
ama belirsiz
ama şeffaf
ama herkesin kendinde gizlisi gibi.
Iki dudağının arasına kimi alsan kutsallaşır ya senin, dudakların değince çocuk sesleriyle doluyor şu ihtiyar sokak, yeşil bitiyor ve mavi başlıyor ufkumda, kitap sayfalarına düşülen notlara benziyor sözlerim.
Kısacık, alelacele, sessiz.
Kalbimi birkaç defa gökte yakalayıp
yine göğsüme yerleştirdim bu gece,
her yanım kanarcasına doldu da
taşamadı gözlerim.
Kokundan nasiplenememişlik bu, ellerine düşememişlik..
Neyse,
kafam çok karışık.
Seni özlemek toprağa yakın düşürüyor beni, baharatlardan kanatlar yaratıyorum kendime, çiçeklerden vapurlar, kemiklerimi bedenimden alıp fikrime değnek yapıyorum.
Ama hiç bitmiyor yolların, koşa koşa aşılmıyor yokuşlar ve parçalanmış hiçbir kara parçası kabul etmiyor ayaklarımı.
Denizler mi sevecek beni acaba, kum taneleri, yosunlar mı ?
Balıklardan mı dileneceğim seni ?
Kafam çok karışık.
Ama hiç bitmiyor yolların, koşa koşa aşılmıyor yokuşlar ve parçalanmış hiçbir kara parçası kabul etmiyor ayaklarımı.
Denizler mi sevecek beni acaba, kum taneleri, yosunlar mı ?
Balıklardan mı dileneceğim seni ?
Kafam çok karışık.
Gözlerin hangi yöne baksa mucizeler belirir ya senin.
Gün doğar, gün batar, tebessüm eden yüzler çoğalır, bir deli cesareti yürürlüğe girer.
Seni ön bahçemin merdivenlerine anlatıyorum en çok, çatı katına evimin, kaktüslerin dikenlerine, kahve kokuma.
Hangi memlekette bir yokluk bitti de seni sevdirdi bana hayat, sevdirdi ve hasret bıraktı.
Kaç bedel varsa,
iliklerimden vereceğim söyle bana,
çok özledim.
Kızıyorum, öfkeleniyorum, sonra sesinde kırılıyor duvarlarım.
Kaç ev çatlağı gördün büyüdükçe korunan, sakınılan kaç yara gördün, peki ya öpülen uçurum kıyılarında oturdun mu hiç ?
Boşver,
kafam çok karışık.
Gün doğar, gün batar, tebessüm eden yüzler çoğalır, bir deli cesareti yürürlüğe girer.
Seni ön bahçemin merdivenlerine anlatıyorum en çok, çatı katına evimin, kaktüslerin dikenlerine, kahve kokuma.
Hangi memlekette bir yokluk bitti de seni sevdirdi bana hayat, sevdirdi ve hasret bıraktı.
Kaç bedel varsa,
iliklerimden vereceğim söyle bana,
çok özledim.
Kızıyorum, öfkeleniyorum, sonra sesinde kırılıyor duvarlarım.
Kaç ev çatlağı gördün büyüdükçe korunan, sakınılan kaç yara gördün, peki ya öpülen uçurum kıyılarında oturdun mu hiç ?
Boşver,
kafam çok karışık.
Korkularından kuşlara yuva yapayım, gel.
Kirinden kömür üşüyen gönlüme,
ölümlü şiirlere şifa yerine yemin sayayım adını, gel.
Gel!
Beklemek hiç benden olmadı, sevmekten yana harabeliğim.
Kendimi öldürüp diriltirken tekrar tekrar, sebebim varlığına çarpmaktır bilmelisin.
Uçurtmaların özgürlüğü hasretindendir, kağıttan uçaklar, mektuplar, dualar hasretinden.
Aptallıktır bu, çocukluktur, aşktır.
Hangi uykunun meleğisin şimdi bilmem,
bir dilek ağacı mı yada
düz vadilerde uçuşan düğümlü yüreklerle.
Kirinden kömür üşüyen gönlüme,
ölümlü şiirlere şifa yerine yemin sayayım adını, gel.
Gel!
Beklemek hiç benden olmadı, sevmekten yana harabeliğim.
Kendimi öldürüp diriltirken tekrar tekrar, sebebim varlığına çarpmaktır bilmelisin.
Uçurtmaların özgürlüğü hasretindendir, kağıttan uçaklar, mektuplar, dualar hasretinden.
Aptallıktır bu, çocukluktur, aşktır.
Hangi uykunun meleğisin şimdi bilmem,
bir dilek ağacı mı yada
düz vadilerde uçuşan düğümlü yüreklerle.
Rüzgar olmalısın sen.
Sen yağmur sonrası.
Sen tütün çiçeği.
Sen rakı sofrası.
Sen günah.
Sen tövbe.
Sen hasretim benim.
Sen sevgilim.
Sen yağmur sonrası.
Sen tütün çiçeği.
Sen rakı sofrası.
Sen günah.
Sen tövbe.
Sen hasretim benim.
Sen sevgilim.
“aşığım sana ulan!”
kafam fena karışık.
Ağzında ne güzel gök,
ağzında ne güzel deniz.
Soluyorsun ya, umrumda mı zannediyorsun tüm bu dediklerim veya söyleyemediklerim.
ağzında ne güzel deniz.
Soluyorsun ya, umrumda mı zannediyorsun tüm bu dediklerim veya söyleyemediklerim.
Soluyorsun ya,
Hamdolsun.
Hamdolsun.
1/1/2018
Yorumlar
Yorum Gönder