Ana içeriğe atla

Ayrı kaldıklarıma koşarım ben hep böyle günlerde ( gecelerde ), kırgınlıklarımı bitirmeye çalışırım, af diler affetmeye çalışırım.

Iyi etmeye uğraşırım yarayı, tamamlamaya yarımı, doğruyu yapmaya çalışırım.

Insan olmak bunları hergün yapmak demek aslında biliyor olsamda, ben şahsen yapabildiğime inanmıyorum, yetmiyor yada ben öyle hissediyorum.

Söylemeye çalıştığım şu, birini sevmeye kendinizi severek başlayın, acı çekerken de, mutlu olurken de, dua ederken de kendinizden başlayın, çünkü insan zaten sevdiklerinden oluşur.
Ben bir "Ben" dediğimde bu ortamdan bile kaç insan anıyorumdur anlatamam.
Biraz eğri düşünebiliriz sorun değil, kurallara göre yaşamıyor, sınırlarımızı kendimiz çiziyoruzdur hiç kimseninkine benzemiyor olsalarda bu da iyi.
Yani
Sevdiklerim
onlar nasıl düşünüyor ne hissediyor bilemem, tüm her şeyi bilmekte istemem doğrusu.

Sayıldığım ve sevildiğim kadarla, kıymetim bilindiği kadarla, anıldığım hatta unutulduğum kadarla, bile bile yok sayılmalarım, hoş tutuluşlarımla, gönül zenginliğim ve dil cahilliğimle,

andım adlarını,
"Ben" dedim ve dua ettim bu gece.
Gercek şu ki, sevmek en başta sadık kalmaktır.
En çok kendine sonra içimizdekilere.
Tüm bunlardan ne anlam çıkar inanın şuan bilmiyorum.
Hiç düşünmeden yazıyorumçünkü hiç düşünmeden sever insan.
Gönlüme kıymet katan her nefes adına, bir tutam gece, bir tutam ben ve çokça umut.
Sonrası
"Nasip"
Erişemediğim yerler affetsin, mükemmel değilim inanın ve bu iyi.

İnsan, insan olmaya çabaladığınca hayattadır zaten.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir mart 2019

Belki ...satırlarımdan vazgeçmeliyim artık çünkü alıştım çiçeklerimle konuşmaya. Birsürü mevsim geçmiş gibi hissediyorum kendimi, birsürü yol aşmışım gibi. Halbuki kaç sabah kaç gece geçti saymıyor ki... .  Iyiyim gibiyim, belki de hala kuşları kandırıyorumdur pencereme konan, bilemiyorum. .  Bu his ne bir zafer ne de bir yenilgi gibi, bu his başı yada sonu olan hiçbir şeye benzemiyor.. .  Sesimin yankılanışı aramıyorum artık aklıma gökyüzü düşünce, bulutların özgürlüğüne yaslıyorum fikrimi.Kalbim hiç olmadığı kadar sakin ve derin. Kalbim hiç bilmediği kadar muhafazakâr ve temiz. Kalbim yerinde hala.... . Anlatmak istediklerimden vazgeçmedim, anlattıklarıma hergün sabah akşam su veriyorum, her gün tozunu alıyorum raflarının. Bazen mor menekşeler bazen de sarı güller koyuyorum yanlarına.... . Yüzyıllarca dinlemeyeceğim şarkılarım var artık benim, halbuki hala o kadar tazeler ki dans edebiliyorum bazen melodilerinde.. . Içler karartıcı anılarım var, tüm ışıkları...

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Kayıp bir Şubat gecesinin hikâyesi.

Pencerenin başındayım. Ay, yıldızlar çam ağaçları. Tüm gün düşünüyorum, tüm gece düşünüyorum, şiirlerde, şarkılarda, sessizliklerde düşünüyorum. Sonra gün geçiyor, saatler, hayatı durduruyormuşum, yada durdurmak istiyormuşum gibi, şu pencerenin başına oturuyorum. Hayret sigara yok elimde, sigara içmiyorum. Ay yıldızlar çam ağaçları. Yeterince yüksek değil bu ev, hangi köşesinden bakarsam bakayım, hangi penceresinin başıma geçersem geçeyim, sadece ay yıldızlar ve çam ağaçları. Seni göremiyorum. Ne denizi, ne kuşları, ne güneşi, nede İstanbul'u. Ne kadar kabullenmek istemesemde canının yandığının farkındayım. Mutlu olduğun an...