Ana içeriğe atla

Saat 01:19 / 3.5.18

Bilmiyorum ki …
Bana yazmayı sevdiren haz, bana şiiri sevdiren hüzün bu.
Sızlıyor ama acımıyor.
Daha şeffaf ve daha yumuşak. Ödül gibi görüyorum böyle hissedebilmeyi. Yazmaya kalksam güzel bir şey çıkacak ortaya biliyorum. Bunu bilmek ya da böyle hissetmek bile yazmak ihtiyacımı yok ediyor.
Hani o, her şey mükemmelmiş hissi var ya, pürüzsüz bir ruh hali.
Öyle galiba.
Bir yaz yağmuru gibi geliveriyor ve gidiveriyor Her anını iliklerine sindirmek istiyor insan.
Içim sakin, tedirginlik yok, tahammül gereği yok.
Su diyorum ya hep, su akıyor usul usul.
Telaşsız uyanılmış bir pazar sabahı gibi, pencerelerin ardına kadar açık kaldığı bir yaz gecesinden. Masanın üzerinden kaçamak alınmış bir zeytin tanesi, çay suyunun fokurdaması gibi.
Gözlerimi kapatıp yalın ayak bahçede gerinmek gibi mesela.
Gök taa içime kadar mavi, güneş parmak uçlarımda gibi.
Buğday tenli bir elin ılıcık dokunuşu serin bir akşam vakti omzuma.Balık restoranında bir kedinin ayaklarıma sürtünüp mırlaması gibi yada.
Uykusunda gülümseyişi bir çocuğun ve bunu saatlerce izlemek ibadet niyetine.
Uzansam, tutunmak için değil. Uzansam ve bilsem tüm hayat benim.
Biliyor musun, gönlüm sonsuz benim.
Sonsuz ve iyi.
Öpebilirsin
müsade senin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.

Mavi kıyılar

Hayatım bir yana da, ruhumu böyle güzelleştirmesi yok mu ah diyorum ah ! Ben böyle ağzımda gök, kalbimde deniz ile sabaha bile sığamam ki. Ziyan olmamalı telaşları insanların yaşamak uğruna, aceleye getirmemeliyim ellerini. Bir dokunsam sehrin topraklarından cennet doğacak, kıyametler yaklaşacak, kavuşurken biz mavi kıyılara yakın. İsminin bir başı ya da bir sonu yok. kokusundan sızıyor ışıklı vakitler. Tüm bildiğim doğrularım gibi yakışırken üzerime gözleri, e n çok ağzını seviyorum, en en çok ağzını. Nefesinin köklerinden öperim.