Evet kabul ediyorum ben normal bir insan değilim.
Ama normal neydi ki ?
Neyse
Bu saatte mutfağımdayım ve kendime kahve yapıyorum.Sanki tüm günün ikramları yetmemiş gibi, evin içine yayılan sırf bu koku için bile uykumun belki hiç gelmeyeceğini göze alabiliyorum. Geberiyorum yorgunluktan ama yapacak bir şey yok.
Bu saatte uyanık olan insanların hep mutsuz olduğu söylenir, doğru değil. Bazen birilerini beklediği söylenir, ki beklemişliğim olmuşsa da, artık diyorum birilerini bekleyecek kadar usul usul geçmiyor zaman.
Yani, doğru değil.
Vampir de değilim, soran olmuştu bunu geçen gün birisi.
Öyle veya böyle, ciddi veya şaka, tek gerçek olan şu.Gece cazibeli, gece kıvrak, ve gece bensiz kalamayacak kadar mükemmel.
Yalın ayak loş ışıklı korodorlarda yürürken kedi oluyorum bazen, kuzgun oluyorum, kadın oluyorum.
Sonra
Bir saniye.
…
Kahvem fincanım için köpürürken susmalıydım, bir dal yetmeyebilir ama uyarmalıyım kendimi. Artık müsade sessizlik içinde sesini yitirmişlerindir.
Perdelerimin kıpırdayışına aşık olacağım bu gece, eminim. Ve işte serin bir haziran,boy boy, renk renk, balkon demirlerinden sarkıyor göğe.
Şerefine ey kalp, şerefine göğsümün süsü, şerefime.
Hadi !
artık söylemeyelim.
İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...
Yorumlar
Yorum Gönder