Heyecanlıyım,
her buluşmamız bir kavuşmaktır çünkü aşk katında, bunu biliyorum.
Ne o özlem dolu günler,
ne yalnız geçen geceler
ne de incinmişliklerim bir anlam taşımıyor artık.
Gün boyu koştururken, yüzümde kocaman bir tebessüm hep ayakta dimdik tutuyordu beni böyle günlerde,
başı dik bir gönülle seviyorum.
Hiçbir şarkı hüzünlendiremiyordu, çünkü yüzünü avuçlarımda hissediyordum bile sanki, ve hicbir şiir eksik gelmiyordu. Hele ki kitaplar, durduk yere sayfalarının arasına burnumu gömüp gömüp kokularını içime çekiyordum.
Bugün saydım, yedi odanın beşinde başkanmış birer kitap vardı, kokuları bana aitti, onun ki gibi. O'na okuyacaktım, ona anlatacaktım, onunla harmanlanacaktı çünkü hepsi.
Bu sevgiliyi hayatın her yanına iliştirmekten fazlasıdır, toprağı ekmektir, suyu içmek, ekmeği öpmektir ve bir adamı sevmek.
Sevmek kutsaldır.
Günlerin akıp gidişini bile farkedemiyordum, güneş her penceremi bir defa öperek batar benim.
Yine farkedemedim.
Mutfağımdan doğar balkonumdan batar, usul usul, hiç ses etmeden halime, bazen çirkin olsa bile.
Bugün nasıldım kim bilir.
Şu haziranda batmak bilmiyor ki güneş dedim içimden bugün, haziranda ne uzun sürüyor kavuşmak, sarılmak ve nasıl da telaş içerisine sokuyor beni.
Kalbim duracak.
Saat mühim değil, vakit sürüklüyor her şeyi.
Pazartesi demiştim, pazartesi akşam vakitlerinde.
Koşarak çıkıyorum merdivenlerini salonumun, nefes nefese varıp odama, itinayla arınıyorum tüm günden, insanlardan, söylenilmişlerden.
Bir kadının en yalın halidir bu, sevdiği adama hazırlanırken ki hali. En yalın, en masum, en gerçek hali.
Yeşil bir elbise, bu rengte kazağımı beğenmişti çünkü. Gri düğme küpe, dağınık saç, biraz şu biraz bu. Yeni bir hayata hazırlanmak gibi, yeni bir yola, yeni bir dil öğrenmek gibi.
Merdivenlerin inişi anlatılmaz, yüzümde kuruluyor tüm kıtaları yeryüzünün, ellerimde vapur seferleri.
Tek yolcu benim, deniz bana aitmiş gibi bir his bu biraz da, evet tam da bu.
Beklemek zannedildiği kadar kolay olmuyor, saatleri beklemek, dakikaları, anları. Oturarak beklemek, odayı adımlayarak beklemek, susarak beklemek en çok.
Hiçbir zaman son bir defa aynaya bakmamışımdır karşısına çıkacağım zaman, ifadelerin düzeltilmişi ihanettir çünkü.
Hiçbir zaman vazgeçmemişimdir sabretmekten, beklemek kavuşmanının vatanıdır çünkü.
Şimdi merdivenin basamağında oturmuş, elbisemin etek ucundaki dantel küpürleri düzeltirken, kesilen nefesim, deliren nabzım, hükümsüzlüğü kalbimin, tam şimdi şuracıkta oturuşum. Felaketin içinde bir mucizedir.
Bir aşık kadın kadar sonsuz kavuşamaz kimse.
O’ mu ?
Elbet gelecektir.
4haziran18
Yorumlar
Yorum Gönder