Ana içeriğe atla

Bi sigara içmek'

Bizim içimize dokunanlar onların farkedemedikleri.
Gözlerimizi dolduranlar, çabasızlıkları.
Bizler bir yerde durup bekleyelim istiyorlar, bekleyelim ve hep olumlu yanını düşünelim, bu mümkün değil.
Güzel anları yaşamak çok kısa,ve çok uzun eksikleri tek tek önümüze sıralayıp görmezden gelmeye çalışmak.
Evet kaybedilmekten korkulan biz olmuyoruz, çünkü tutan biziz, bir temeli gibi bir binanın, eziliyoruz.
Duvarlar, odalar, pencereler, kapılar. Ayak izleri, ses yankıları hatta mahalleler, sehirler, ülkeler. Sanki koca evren sırf bizim omuzlarımızda gibi.
Eziliyoruz, eziyorlar.
Biz hala dimdik ayakta tutuyoruz onları.
Gözlerimizi dolduran dergilerde kitaplarda rastladığımız o cümleleriz biz, inkâr edemiyoruz da kabullendik bir defa der gibi susuyoruz.
Biten keyfine bitmiyor, ki başlangıçları kirlettiler.Ellerimizi silkelesek neler dökülecek, neler düşecek kim bilir.
Göğe dalıp gitmeler kadar tarifsiz bu aslında, görüyoruz görünmezi, biliyoruz bilinmezi, farkındayız ve gözlerimizi kırpmaktan bile korkarak dik duruyoruz.
Hala.
Bahçeler, çiçekler, kuşlar diyorsam, avaz avaz denizlerden bahsediyorsam, hiç vazgeçemiyorsam yaşama inanmaktan, temek oluşumdandır.
Gelip geçiyor günler, hayat geçiyor, sinemalar, şarkılar, sözcükler eskiyor. Kalmak da gitmek de mümkün değil diyoruz, ama siktir etmek ne kadar kolay çoktan ögrendik.
Ögrettiler, biliyoruz.
Ciğerine dokunuyorsa insanın bir yerler,
ciğerimize acımıyorsak hemde hala.
Kaybetmişizdir.
Kaybettik.
Kaybedildik.
Yorgunluk değil bu, kabullenmek.
Bi sigara içmek gibi işte bazen tüm gerçek.

1temmuz18/ su

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir mart 2019

Belki ...satırlarımdan vazgeçmeliyim artık çünkü alıştım çiçeklerimle konuşmaya. Birsürü mevsim geçmiş gibi hissediyorum kendimi, birsürü yol aşmışım gibi. Halbuki kaç sabah kaç gece geçti saymıyor ki... .  Iyiyim gibiyim, belki de hala kuşları kandırıyorumdur pencereme konan, bilemiyorum. .  Bu his ne bir zafer ne de bir yenilgi gibi, bu his başı yada sonu olan hiçbir şeye benzemiyor.. .  Sesimin yankılanışı aramıyorum artık aklıma gökyüzü düşünce, bulutların özgürlüğüne yaslıyorum fikrimi.Kalbim hiç olmadığı kadar sakin ve derin. Kalbim hiç bilmediği kadar muhafazakâr ve temiz. Kalbim yerinde hala.... . Anlatmak istediklerimden vazgeçmedim, anlattıklarıma hergün sabah akşam su veriyorum, her gün tozunu alıyorum raflarının. Bazen mor menekşeler bazen de sarı güller koyuyorum yanlarına.... . Yüzyıllarca dinlemeyeceğim şarkılarım var artık benim, halbuki hala o kadar tazeler ki dans edebiliyorum bazen melodilerinde.. . Içler karartıcı anılarım var, tüm ışıkları...

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Kayıp bir Şubat gecesinin hikâyesi.

Pencerenin başındayım. Ay, yıldızlar çam ağaçları. Tüm gün düşünüyorum, tüm gece düşünüyorum, şiirlerde, şarkılarda, sessizliklerde düşünüyorum. Sonra gün geçiyor, saatler, hayatı durduruyormuşum, yada durdurmak istiyormuşum gibi, şu pencerenin başına oturuyorum. Hayret sigara yok elimde, sigara içmiyorum. Ay yıldızlar çam ağaçları. Yeterince yüksek değil bu ev, hangi köşesinden bakarsam bakayım, hangi penceresinin başıma geçersem geçeyim, sadece ay yıldızlar ve çam ağaçları. Seni göremiyorum. Ne denizi, ne kuşları, ne güneşi, nede İstanbul'u. Ne kadar kabullenmek istemesemde canının yandığının farkındayım. Mutlu olduğun an...