Ana içeriğe atla

Ben seni sevdim


Hiçbir şey tam olamazdı biliyordum ama ben seni sevdim.

Eksikliğini bilecektim artık sesinin yanımda, yetimliğini tenimin, nefesinin yokluğunu sızı boynumda.
Ne bir koku, ne de bir tat yakışmayacaktı eskisi kadar üzerime.
Ne bir şarkı ne de bir şiir yetmeyecekti biliyordum ama ben seni sevdim.

Bir avuç vakit ne kadar diri tutabilirdi ki toprakta ağaçları yada çiçekleri (?).
Hırçın denizlerimizin kahrını hangi liman çekecekti (?).
Kuşların kanatlarına sığamazdı hiçbir şehir... Rüzgâra söz geçmezdi biliyordum ama ben seni sevdim.


Eski caddelere, yeni cafelere, evlere, apartman girişlerine, odalara pay edilirken sessizliğim; ekmekten, sudan, sofralardan soracaktım yerimi.
Ellerim ellerinde kayıpken, aynı geceden farklı sabahlara uyanırken, sil baştan hasretlik olacaktı ismimiz biliyordum ama ben seni sevdim.

Dayan !
Yasla başını göğe, tutun ellerine güneşin.
İnan!
Yaşat tüm renkleri ve kutsallaştır beni.
Ne kadar ziyan olabiliriz ki (?).
Daha ne kadar incitebilir bizi trenler, vapurlar, hava limanları (?).
Kaç kuruş eder bir kere bakmamak uzaklara (?).
Korkma !
Buluttan yağmurdan fırtınadan korkma (!).
Saçlarımın göğsünde dağılışından daha güzel bir kıyamet var olmayacak dünyanda biliyorum ama ben seni sevdim.
Bunca uzun, bu kadar zor, tekrar tekrar...

Yaşamak, eski yaşamak olmayacaktı biliyordum.
Çabuk geçmeyecekti geceler, sabahlarımız biraz vurgun, akşam üzerleri dağılmışlık.
Bir düş kurmak olacaktı bakmak, bir yutkunuş konuşmak, koşup koşup varamazken bile bir ömür sarılmak.
Katlan, hiçbir gerçek kolay olamazdı biliyordum.
Ne ölüm, ne de yaşamak.
Ağladım güldüm, ağladım güldüm.
Ben hep seni sevdim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir mart 2019

Belki ...satırlarımdan vazgeçmeliyim artık çünkü alıştım çiçeklerimle konuşmaya. Birsürü mevsim geçmiş gibi hissediyorum kendimi, birsürü yol aşmışım gibi. Halbuki kaç sabah kaç gece geçti saymıyor ki... .  Iyiyim gibiyim, belki de hala kuşları kandırıyorumdur pencereme konan, bilemiyorum. .  Bu his ne bir zafer ne de bir yenilgi gibi, bu his başı yada sonu olan hiçbir şeye benzemiyor.. .  Sesimin yankılanışı aramıyorum artık aklıma gökyüzü düşünce, bulutların özgürlüğüne yaslıyorum fikrimi.Kalbim hiç olmadığı kadar sakin ve derin. Kalbim hiç bilmediği kadar muhafazakâr ve temiz. Kalbim yerinde hala.... . Anlatmak istediklerimden vazgeçmedim, anlattıklarıma hergün sabah akşam su veriyorum, her gün tozunu alıyorum raflarının. Bazen mor menekşeler bazen de sarı güller koyuyorum yanlarına.... . Yüzyıllarca dinlemeyeceğim şarkılarım var artık benim, halbuki hala o kadar tazeler ki dans edebiliyorum bazen melodilerinde.. . Içler karartıcı anılarım var, tüm ışıkları...

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Kayıp bir Şubat gecesinin hikâyesi.

Pencerenin başındayım. Ay, yıldızlar çam ağaçları. Tüm gün düşünüyorum, tüm gece düşünüyorum, şiirlerde, şarkılarda, sessizliklerde düşünüyorum. Sonra gün geçiyor, saatler, hayatı durduruyormuşum, yada durdurmak istiyormuşum gibi, şu pencerenin başına oturuyorum. Hayret sigara yok elimde, sigara içmiyorum. Ay yıldızlar çam ağaçları. Yeterince yüksek değil bu ev, hangi köşesinden bakarsam bakayım, hangi penceresinin başıma geçersem geçeyim, sadece ay yıldızlar ve çam ağaçları. Seni göremiyorum. Ne denizi, ne kuşları, ne güneşi, nede İstanbul'u. Ne kadar kabullenmek istemesemde canının yandığının farkındayım. Mutlu olduğun an...