Ana içeriğe atla

Söz edenler olacak, kutsallaştırdıklarınız gölgelerle kaplanacak.Ben çok hergeleliğini gördüm çaresizliğin.Hem acı çekecek hem de daha çok tutunacaksınız.Kabul etmekten korkarken dahi sahip çıkacaksınız yine de, ağlarken bile göğsünüze bastıracaksınız acınızı....Bırakın diller kopsun, sesler körelsin, sizi sizden başka kimse kurtaramaz...Bir insan içi bir savaş alanı olsa, kan gövdeyi götürse, ağlasa analar, acısa kemik bin kez aynı yerinden kırılırmışçasına, yine de tek barış gönlünüzden gelecek....Başka kimsesi olamaz bir insanın, başka hiç kimseler bilmez kendini kendine nasıl anlatacağını....Çok kez kayboldum da, yine aynı sokağa doğdum...Doğrudur, sizinse yanlışlar dahi doğrudur. Bunu savrulurken milyonlarca sözün içinde, bunu yanarken aç alevlerin ortasında, bunu nafes aldıkça, sabrettikçe görecektir elber herkes bir gün...Köklü budaklı çok doğrunun yıkılışına şahit oldum. Beni aldılar götürdüler, geri kazandım. Beni sattılar sömürdüler ayakta kaldım. Beni yalanlanladılar, sildiler, yok ettiler, kendimi tekrar göklere inşa ettim...Hayatta kalan hep suçludur kimine göre, güçlüdür çünkü, çünkü ezmiştir, kesmiştir, kıymıştır herkese kendinden öte...Bakıyorum da, kim kendini savunabilir ki ben bu satırları ortalıklara atarken, kim diyebilir ki ben haklıydım, doğru dedim, doğruyu bildim. Ortalarda kimse yok, kandırılmış tüm hakları inancın...Yasak tanımadan, kendinize doğrular seçerken, göreceksiniz, sözler bitmiş, sesler körelmiş olacak. Ve ellerinizde onca kahrını çektiğiniz ama yenilmediğiz koskoca bir dünya...Sevmek denince herkesin kiri kendine....Sevmek denince herkesin aklı kendine kadar....Sevmek denince, işte ben, işte O, işte kimselerin yıkıp dökemediği içim....Insan önce kendini kendi seçmeli.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.