Ana içeriğe atla

Bazen beni aşıyor ruhum.Ne yapacağımı bilemiyorum, çok istiyorum evet çok çok istiyorum herkes gibi olmak, yetinebilmek, boşverebilmek istiyorum. Sıvı olmak nasıl bir şey acaba diyorum kendime, duru olmak, hesapsızca dalgalanmamak nasıl bir şey acaba....Insanın ellerinin kendi bir hayatı olmamalı, kimse oturup ellerine sakin ol, sakin ol demiyor benden başka. Kimse sesini kilitli kapılar ardında terbiyelemiyor, kokuları bu kadar yoğun yokluğu bunca derin yaşamıyor....Kusur bendedir belki diyorum, sonra aynaya koşuyorum her şey olması gerektiği gibi, yarım tebessümlerini kimseler görmüyor ki insanın, yarım gözyaşlarını da öyle. Bütünlük eskilerden kalma bir şeymiş gibi nadir...Ben buldum onu...Özlemenin de bir kuralı olmalı, aynı sevebilmeli insanlar birbirlerini. Aynı yara onda da olmalı, oda ürpermeli benimle yüreği doyunca....Kim bilir, çok renk var diyedir belki bu karanlığın gücü, kendini biriktirmiştir yitip gitmemek için. Belki o yüzden ben hep çok daha fazlayım. Arsızlık mı bu ? Ama niye bu kadar bana yakın, hem bu kadar kuytu, bu kadar serin ateşlere düşünce....Beni kendimden alıp geri vermeyen bir güç var gözlerinde, bir çığ gibi üzerime düşen, beni kaplayan, beni alan bir güç....Etten kemikten dünyalar geziyor yeryüzünün üzerinde der gibi varlığı ama bilinmiyor, yüzü gün batımı, boynu ilk bahar ve izlemek sadece izlemek bile bana ne kadar ışık katıyor....Beni unutma beni unutma beni unutma diyorum sonra, beni bırakma beni bırakma...Duvarlardan hayır gelmez, pencereler yeterli değil. Söküp içine dolduramıyor insan üzerine sinmişlikleri, uçup gidiyor heyecan, tutulmuyor zaman....Başıma ne gelecek, nedir bu yoksulluğu havanın. Bu davasızlık, bu eksik direniş neden. Niçin bunca sevdim ben, niçin sevdim ....Ayaklarım bağırıyor...Koş ona, koş ona, koş ona....Yüreğim hiç bilmediğim kadar aç, soluğum kurak, nefesim deli...Ruhum beni aşıyor bazen, sonra böyle ortada kalmış her şey için hüzünleniyorum. Boş saksılara bazen, bazen perdesiz pencerelere, boş sokaklara en çok...Ne kadar hüzünlensem de o hiç huzurundan yitirmiyor. Dövüyorum sonra seviyorum. İtiyorum kendimden sonra daha çok sarılıyorum...Bilmemek nasıl olurdu acaba yaşamayı, bilmemek ve kolayca akıp gitmek hayattayım diyerek...Belki olması gerekendir bu, bu bir yoldur, bu ne varmak ne de vazgeçmektir...Her şeydir bu belki...O her şeydir...Yüreğim bağırıyor,...İyi ki, iyi ki, iyi ki...Ben buldum onu.


15ocak19

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.