Ana içeriğe atla

Bir defa daha rastlamıştım bu melodiye, yazdı, balkonumdan sarkıp, bir sarmaşık gibi tüm dünyaya yayılmak, ellerimi bulmak, sesimi, kendimi bulmak istediğim bir geceydi....Gökyüzünde bir zından mavisi, yüzümde gölge şenlikleri.Ağzımdan hiç söz çıkmamış gibi sanki bu zamana kadar.....Suskunluğum öyle güzel, öyle verimli.....Adımlarımı saymayı çoktan unutmuşken, ne yeryüzüne yakın ne de gökyüzünden habersizken.Aynı anda hem içimi deşiyordu, hem de henüz hiç tanımadığım kadar derinlerimi sarıyordu. Ağlamakla haz duymanın karmaşasında belirginleşen bir çığlık, bir el tutuşması, bir öpüşme iki dudaktan yaratılan.....Şimdi anlıyorum ki....tüm dünya bir anda tekrar yaratılabiliyormuş, tekrar sırf benim için inşa edilebiliyormuş koskoca şehirler, insan bulmadan bilemiyormuş gerçeğini. Ve ne kadar çok şiir, ne kadar çok söz, ne kadar çok renk bana aitmiş......Bir defa daha rastlamıştım bu melodiye, uzanmak istedikçe, tanımak, bulmak, göğsüme bastırmak istedikçe vazgeçmiştim aramaktan......Elbet bir gün yine rastlayacaktım çünkü, ve diyecektim "işte bak tüm bunlar senin sayende" buna inanmak her şeye inanmaktı. ......Kim bir melodiye tutunup bu kadar yücelebilmiş ki, kim sevebilmiş yanıbaşına getirdiğini, kim iki göze bağlamış uçurtmalarını, kim bir nefese taşımış kuşunu denizini.....Bugün, yani günlerden her hangi bir gün aslında, tekrar rastladım ona, o melodiye, o yanıbaşında bulduğum yani beni tekrar yaratan adamla yüreğimde.Bugün tekrar kabul ettim yolumu, yokuşumu, ucu uçurum zannetsem de sadece yüksek tepeleri.....Geldim geçtim bu dünyanın her şeyinden, suyundan içtim, ekmeğini yedim, kuşunu sevdim, kokusunu bildim.Yaşadım öldüm bu yaşamın içinden.Ama sanki hiçbir şeyi bu kadar çok beklemedim......Bu melodi, şuan duvarlarımın arasında yankılanan, şuan yüreğimde koyduğu o güzel adam......Şuan ne sorular ne cevaplar, ne belkiler ne acabalar.Şuan sadece sevmek ve sevmek ve sevmek.....Bahşettiklerinden sebep.



4ekim18

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.