Ana içeriğe atla

Bir mart 2019

Belki ...satırlarımdan vazgeçmeliyim artık çünkü alıştım çiçeklerimle konuşmaya. Birsürü mevsim geçmiş gibi hissediyorum kendimi, birsürü yol aşmışım gibi. Halbuki kaç sabah kaç gece geçti saymıyor ki...
.
 Iyiyim gibiyim, belki de hala kuşları kandırıyorumdur pencereme konan, bilemiyorum.
.
 Bu his ne bir zafer ne de bir yenilgi gibi, bu his başı yada sonu olan hiçbir şeye benzemiyor..
.
 Sesimin yankılanışı aramıyorum artık aklıma gökyüzü düşünce, bulutların özgürlüğüne yaslıyorum fikrimi.Kalbim hiç olmadığı kadar sakin ve derin. Kalbim hiç bilmediği kadar muhafazakâr ve temiz. Kalbim yerinde hala....
.
Anlatmak istediklerimden vazgeçmedim, anlattıklarıma hergün sabah akşam su veriyorum, her gün tozunu alıyorum raflarının. Bazen mor menekşeler bazen de sarı güller koyuyorum yanlarına....
.
Yüzyıllarca dinlemeyeceğim şarkılarım var artık benim, halbuki hala o kadar tazeler ki dans edebiliyorum bazen melodilerinde..
.
Içler karartıcı anılarım var, tüm ışıklarımı onların üzerine tutuyorum inadını....
.
Yıkılmamış gibi duruyorum hiç, koskocaman bir ağaç gibi varlığımla kutsuyorum geleceği. Uzun ömürlü bir ağaç gibi uzadıkça daha çok uzanıyorum mavilere. Insan yorulmayı bilmeden durup soluklanmayı nereden bilsin.
.
 Ve işte ben bazı şeyleri artık çok iyi biliyorum. Ruhum doğru yerde....
.
Bir insan bir insanı değiştiremez zannederdim hep, bir insan bir insanı şekillendiremez, ona dünyayı veremez, onu bozamaz. Bir insan ne kadarcıktı ki..  Zannederdim ama geçti. Duvar olsam üzerimde çentikler olurdu, perde olsam sökükler. Insan olmak hep bütün görünmektir belki de ,eksikleri içinde, tamlığı yüzünde taşımaktır...
.
.Ben gülümsyince hala şenliklere benzeyen bir yere dönüşüyor buralar. Buralar benim. Gülüşümü hem bedavaya verip hem de haram edebilmem yanlış mı acaba. ...
.
Yanlışlarım duvarlarıma renkler katıyor, siyahlar beyazlar maviler. Herkes haketmeli bir şeyleri. Herkes haketmeli beni....
.
Rüzgarı dinlemek için çekildiğim bir köşem var çatı katında, sesten gürültüden arıttığım bir köşem. Zamanında yalanlara inandığım, zamanında yenildiğim ama yenilendiğim de köşem....
.
Kalem izleri dokunuş gibidir gitmiyor insanın üzerinden. Onlar sonsuz, onlar zamansız, onlar gerçek. Milyonlarca masal dinledim milyonlarca da gerçek asıldı boynuma...
.
.Insan bir noktan sonra kendisini hatırlıyor, biliyor ki tüm süreler artık doldu, tüm renkler birikti. Tüm gök artık ezberlenmiş gibi öylece tamam diyor, tamam bu benim hikayem. Kuşlar doğru yerde....
.
Hikâyelerin çoğu tek kişiliktir zaten, süsünden ağrısından arıtırsanız aslında tüm hayat hep tek kişiliktir. ..
.
.Bilmem anlatabildim mi hiç içimi birilerine, kendim kendimi hiç anladım mı bilmem. Bir sünger gibi her ihtimali, her umut kırığını doyumsuzca ruhuma emerken, bilmem biriktim mi yoksa daha çok eksildim mi....
.
.Tam şuan, şimdi, bu nefesimde o kadar çok eskiyle aynıyım ki, o kadar çok farklı. Temize çekilecek olan satırlar değil insanlarmış .
.
.artık anladım.
Aklımı gerektiği zaman kullanıyorum,
kalbimi hep.
Gülüşüm doğru yerde.

1mart19

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Kayıp bir Şubat gecesinin hikâyesi.

Pencerenin başındayım. Ay, yıldızlar çam ağaçları. Tüm gün düşünüyorum, tüm gece düşünüyorum, şiirlerde, şarkılarda, sessizliklerde düşünüyorum. Sonra gün geçiyor, saatler, hayatı durduruyormuşum, yada durdurmak istiyormuşum gibi, şu pencerenin başına oturuyorum. Hayret sigara yok elimde, sigara içmiyorum. Ay yıldızlar çam ağaçları. Yeterince yüksek değil bu ev, hangi köşesinden bakarsam bakayım, hangi penceresinin başıma geçersem geçeyim, sadece ay yıldızlar ve çam ağaçları. Seni göremiyorum. Ne denizi, ne kuşları, ne güneşi, nede İstanbul'u. Ne kadar kabullenmek istemesemde canının yandığının farkındayım. Mutlu olduğun an...