Ana içeriğe atla

Birçok şeyin ismi yok sevgilim, birçok şey öyle sırf varlığıyla yakışıyor bu dünyaya. Keşfedilmeden yanıp sönüyor yıldızlar, seyredilmeden doğup batıyor gün. Şeffaf bir sessizlikle akıp gidiyor hayat.Bileklerime çök istiyorum, tenime sin, terime karış, yutkunulmuş bir çığlık gibi yankılan içmde sonsuzluğadek....Iyilik için yürüyelim yeryüzünün her yanında, çocuklar kadar masum, yaşlılar kadar suskun. Hiç bitmesin büyük güçlerin başlattığı bu direnç. Hiç tükenmesin eksildiği yanlarından ışık saçan ümit...Sen hep bende en güçlüsün....Ben tek sende bunca güzel....Birçok şeyin bir anlam gereği yok sevgilim, ihtiyaç duymadan hiçbir sebebe, tek bir gerekçesi olmadan öylece süzülüyorlar hayatın içinde. Ağaçlar solup yeşeriyor kimse teşekkür etmesede.Çocuklar kahkahalarla gülüyor hayran kalıyoruz anlayamasakta.Onca pencere, onca sokak, kırlar, bulutlar ve kuşlar ve deniz ve gök, kat kat toprak.Birçok şey öylece tek varlıklarıyla güzeller dünyada....Dudaklarımdan tekrar doğ istiyorum, her sabah günahsızca.Dilimden filizlen, dualara, insanlara, kainata ulaşanadek.Hiç durmasın mucizelerin şenlikleri, hiç bitmesin sonralar....Sen en derin bende suskunsun....Ben var olan tüm sesimle sende sonsuz...Kırılan yanlarını öpüyorum zamanın, özlem denen bir kokuyla koynumda.Iliğim kemiğine şahit, kanım canına kefil.Hiçbir dilde bunca yükselmedi gök, giçbir soluğa tüm denizler sığmadı.Bir çığ bu sevgilim, bir fırtına, bir haykırış, bir yemin ...Sen varsın!



Aralık18

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.