Ana içeriğe atla

Kayıp vakitler/ 2018


İnsan kendini kayıp vakitlerde tanıyor en çok. Alıştırıyor hatta öğretiyor yüreğine ne yapması gerektiğini. Söz geçmezliği aştım, rahatlığım onca taş kesilmişliğim kadar.. Uzayıp gidiyor yollar önümde, uzanıp hiçbir hayale kapılmıyorum.Bir şeyleri beklerken yakaladıkça kendimi, daha çok sarkıyorum yeryüzüne, daha çok tutunuyorum ki daha da çok canı yanıyor göğün.. Düşlerin düştüğü yerlere dudaklarımı asıp nefesime hapis kılıyorum göğsümü.....Ve işte gölgelerin çiçeklerine ışık tutan sokak lambaları, işte kaldırım tenhaları, işte yıldız tozlarının rüzgarı, işte kimsesizlik, işte tercihler, işte hayatın kendini tekrarlayıp duran yankısızlığı......Pencereleri sımsıkı mühürlü onca evin arasında benim özgürlüğüm bu. Üşüyen ellerim ne güzel, ne güzel gece ve ne güzel omuzlarımda şımarmaya can atan yaralarım. İzin vermeyeceğim.....İşte ! Kendime rastladım birden yine, geç vakit cesaretime, kıpırdayan nabzıma aldırış etmedim.. İstemem dedim hiçbir şey hiç kimseyi istemem. Ne olursa olsun..İstemem !...Yorulmaya hakkım olmalı artık benimde.. İstemem bana hatırlatmayın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.

Mavi kıyılar

Hayatım bir yana da, ruhumu böyle güzelleştirmesi yok mu ah diyorum ah ! Ben böyle ağzımda gök, kalbimde deniz ile sabaha bile sığamam ki. Ziyan olmamalı telaşları insanların yaşamak uğruna, aceleye getirmemeliyim ellerini. Bir dokunsam sehrin topraklarından cennet doğacak, kıyametler yaklaşacak, kavuşurken biz mavi kıyılara yakın. İsminin bir başı ya da bir sonu yok. kokusundan sızıyor ışıklı vakitler. Tüm bildiğim doğrularım gibi yakışırken üzerime gözleri, e n çok ağzını seviyorum, en en çok ağzını. Nefesinin köklerinden öperim.