Kimsenin inanmadığı şeylere inanırım ben, kimsenin korkmadığı şeylerden ödüm kopar....
Mesela kendimden, alıp koparır beni benden diye titrek bir sesle konuşmuşluğum çok olmuştur, ürkmüşlüğüm gerçeklerden.
Yoku kim alabilmiş ki şimdiye kadar, var olanı ne kadarmış kim bilebilmiş....
Mesela rüzgâr, nefes taşır diye yüzüme yüzüme esmesine izin veririm.
Taşınır mı nefes, halbuki taşınmazlığını iyi bilirim...
Edindim, ufak tefek edindim, kıymık kıymık edindim.
Söyleyerek, susarak, yutkunarak edindim.Sonra baktım iki elim vardı, iki ayağım, her mevsimliğim, her şeyim, hiçbir şeyim.
Nerede bir düşmüşlüğüm olduysa oralarda ot, çiçek, artık kimsenin el değmemişliği.
Nerede üşümüşsem öğrenmişimdir hep. Üşümek güzeldir diyebilir mi hiç dil.
Ve yara kabuğundan epeydir ayrıdır, epeydir hasret, parçasıdır çünkü hala.....
Kimsenin sevdiği gibi sevmedim ben,sevdiği gibi sevmedim kimseyi.
Farzettim ki usulca geçmek gibi bir kentten sevmek.Kuşlar ne yapsa affedilir ya, öyle biraz da.
Kuşları kaldı bana göçmemişliğin....
Sevdim, akşamları dışarıya ışığı yansıyan pencereler gibi, hep bir şefkat umar insan çünkü ardında.
Perdelerin çiçeği,danteli, basması, kiri bile umrumda değil der gibi sevdim.
Yuvadır ardı, yuva sevilmez mi?
Bir memleket sevgisi gibi sevdim, memleket sevilmez mi ?...
Duraksadığım yerlerdir elbet hikâyem, kimseye diyemem.
Duraksadığım yer, ne cennettir ne de cehennem. ...
Isim verilmez, isim taşınır.Isimsizliğimdir sevmek, özgürlük hakikat....
Beklemek marifet bilinmesin, beklemek susuzluğudur insanın.
Kavuşmak kutsal sanılmasım, kavuşmak yenidir, yenilere kıyılmaz....
Yaşadım, elbette yaşadım.
İnanılsın ki benden başka hiç kimse yaşayamazdı bu kadar bu hayatı.
Benim diye yaşadım, bana diye yaşadım....
Şimdi hiç bir şey olmamış ve her şey yolundaymış gibi tebessüm ediyorsam, bir parça tam kalmışlığımla susabiliyorsam, bağırabiliyorsam hala.
Acıklı hikâyeler, kısa cümleler, eksik şiirler için değildir.Olduğundan o kadar çoktur ki insan şuram der şuram....
Gitmesi gerektiği kadar gidememiştir, sevmesi gerektiği kadar sevememiştir, kalamamıştır hiç yeterince, büyüyememiştir...
Ne yaşadık ki daha denmez ya, şuram der, işte şuram, çok çok.
Mesela kendimden, alıp koparır beni benden diye titrek bir sesle konuşmuşluğum çok olmuştur, ürkmüşlüğüm gerçeklerden.
Yoku kim alabilmiş ki şimdiye kadar, var olanı ne kadarmış kim bilebilmiş....
Mesela rüzgâr, nefes taşır diye yüzüme yüzüme esmesine izin veririm.
Taşınır mı nefes, halbuki taşınmazlığını iyi bilirim...
Edindim, ufak tefek edindim, kıymık kıymık edindim.
Söyleyerek, susarak, yutkunarak edindim.Sonra baktım iki elim vardı, iki ayağım, her mevsimliğim, her şeyim, hiçbir şeyim.
Nerede bir düşmüşlüğüm olduysa oralarda ot, çiçek, artık kimsenin el değmemişliği.
Nerede üşümüşsem öğrenmişimdir hep. Üşümek güzeldir diyebilir mi hiç dil.
Ve yara kabuğundan epeydir ayrıdır, epeydir hasret, parçasıdır çünkü hala.....
Kimsenin sevdiği gibi sevmedim ben,sevdiği gibi sevmedim kimseyi.
Farzettim ki usulca geçmek gibi bir kentten sevmek.Kuşlar ne yapsa affedilir ya, öyle biraz da.
Kuşları kaldı bana göçmemişliğin....
Sevdim, akşamları dışarıya ışığı yansıyan pencereler gibi, hep bir şefkat umar insan çünkü ardında.
Perdelerin çiçeği,danteli, basması, kiri bile umrumda değil der gibi sevdim.
Yuvadır ardı, yuva sevilmez mi?
Bir memleket sevgisi gibi sevdim, memleket sevilmez mi ?...
Duraksadığım yerlerdir elbet hikâyem, kimseye diyemem.
Duraksadığım yer, ne cennettir ne de cehennem. ...
Isim verilmez, isim taşınır.Isimsizliğimdir sevmek, özgürlük hakikat....
Beklemek marifet bilinmesin, beklemek susuzluğudur insanın.
Kavuşmak kutsal sanılmasım, kavuşmak yenidir, yenilere kıyılmaz....
Yaşadım, elbette yaşadım.
İnanılsın ki benden başka hiç kimse yaşayamazdı bu kadar bu hayatı.
Benim diye yaşadım, bana diye yaşadım....
Şimdi hiç bir şey olmamış ve her şey yolundaymış gibi tebessüm ediyorsam, bir parça tam kalmışlığımla susabiliyorsam, bağırabiliyorsam hala.
Acıklı hikâyeler, kısa cümleler, eksik şiirler için değildir.Olduğundan o kadar çoktur ki insan şuram der şuram....
Gitmesi gerektiği kadar gidememiştir, sevmesi gerektiği kadar sevememiştir, kalamamıştır hiç yeterince, büyüyememiştir...
Ne yaşadık ki daha denmez ya, şuram der, işte şuram, çok çok.
Temmuz 18
Yorumlar
Yorum Gönder