Ihtişamlı bir burukluk bu... Üzerime senin bıraktığın.. üşümemem için omuzlarımı usulca ceketinle örter gibi, saçımı yüzümden çeker gibi şeffafça ama soğuk ama uzak ve ağır ... çok ağır. Ağız dolusu kelimeler kurşuna dizildi sonra, sarmaşıklar uzadı, yuttu kent evini çatısını bacasını. Bir ben sorumlu kaldım göğün karasından insanın yarasınadek. Bir ben soydum ellerimi, tırnaklarımdan yeni düşler kazıdım yanına....
Sen hep öylece duracaktın, sen daima kayıp... Bile bile yürüdüğüm bir yoldun. Rutubetli ellerini her mevsim güneşe tutmuşken ben, anlamışken, susmuşken ve kabul etmişken kirini tüm terkedilmiş kentlerinin.. öylece bittin.... Kim derdi ki koskocaman içime sığmayacak bir gün ismin, kim derdi ki sesinin dövüp dövüp öpeceğim içimde kalan kıymıklarını.... Büyütülecek bir yanı da yoktu hani, zoru yoktu, ceketinin bir dikiş izi ağırlığında olabilirdi yüküm ancak.. bir kuru sevgim... Şimdilerde esen yelleri topluyorum, kuşların düşen seslerini, ışığını suyunu topluyorum göğün.. Kendimi senden ötelere, kendimi geleceğe... Şimdilerde bir dua bir düş bin af, şimdiler yaşamak öğrene öğrene... Senin payın yok..kefilim sessizliğime. Ihtişamlı bir burukluk bu sadece.
Sen hep öylece duracaktın, sen daima kayıp... Bile bile yürüdüğüm bir yoldun. Rutubetli ellerini her mevsim güneşe tutmuşken ben, anlamışken, susmuşken ve kabul etmişken kirini tüm terkedilmiş kentlerinin.. öylece bittin.... Kim derdi ki koskocaman içime sığmayacak bir gün ismin, kim derdi ki sesinin dövüp dövüp öpeceğim içimde kalan kıymıklarını.... Büyütülecek bir yanı da yoktu hani, zoru yoktu, ceketinin bir dikiş izi ağırlığında olabilirdi yüküm ancak.. bir kuru sevgim... Şimdilerde esen yelleri topluyorum, kuşların düşen seslerini, ışığını suyunu topluyorum göğün.. Kendimi senden ötelere, kendimi geleceğe... Şimdilerde bir dua bir düş bin af, şimdiler yaşamak öğrene öğrene... Senin payın yok..kefilim sessizliğime. Ihtişamlı bir burukluk bu sadece.
Yorumlar
Yorum Gönder