Ana içeriğe atla

Mutluluk

Mutluluk var buna inan..
Çünkü insan bir yerden sonra yeni umutlar ediniyor, yıkıyor duvarları kendine yeni pencereler var ediyor. O, kuşlar gibi uçmayı hayal ettiği çatılardan göğe kanatsız da dokunmayı öğreniyor. Ne yapsa değişmeyecek olan her şeyi çiçek kabı olarak kullanıyor, eski gazetelerle hediyeler paketliyor, arınıyor ve renkleniyor. Her mevsim başka bir rengine bürünüyor gücünün, her nefesinde ardına gülümseyecek kadar seviyor şimdisini. Hayat insanı sürüklüyor böyle böyle hiç durmadan. Toprağını suyunu ışığını hesap sormadan yargılamadan veriyor. Hayat hep yeniden doğurabiliyor insanı,
iyi ki.
__Insanlar insanlara pek dokunamıyor sonralarında tüm bunların. Seyrinden hoşnutuz, kokusundan çekingen, dehşete düşüyoruz öyle kalpsizler bazen ve sarılabiliyoruz da en derinden, insanlar affetmek oluyor her şeyi. Insanlar şefkat oluyor. Böyle böyle inşa ediyoruz gerçeğimizi.
__Bak, annemi annem bildiğim yaşa geldim. Dikiş biliyorum en az onun kadar, söküğü bitmez ki kalbin.
__Babamı baba kılan yaşa geldim. Türkülerim var dünyalar kadar, efkârsız hazmedilmez ki yorgun akşamlar.
__Ama yine de .. ben çok bir şey katmadım zannederdim, çok yük etmedim. Çok edinmedim yürüyüp giderken ülkelerden ülkelere, şehirlerden şehirlere. Apartmanların bir yerine bir göğüne.. Zannederdim zor tüm bunlar, zannederdim geçmeyecek. Öğrendim ki insanın kendisiymiş mutluluk.
__Bak, ellerimden evren dökülüyor şimdi yüzümden sonsuzluğu.
__Işte bak, evren ışıklarla dolu.
Hoşgeldin !

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir mart 2019

Belki ...satırlarımdan vazgeçmeliyim artık çünkü alıştım çiçeklerimle konuşmaya. Birsürü mevsim geçmiş gibi hissediyorum kendimi, birsürü yol aşmışım gibi. Halbuki kaç sabah kaç gece geçti saymıyor ki... .  Iyiyim gibiyim, belki de hala kuşları kandırıyorumdur pencereme konan, bilemiyorum. .  Bu his ne bir zafer ne de bir yenilgi gibi, bu his başı yada sonu olan hiçbir şeye benzemiyor.. .  Sesimin yankılanışı aramıyorum artık aklıma gökyüzü düşünce, bulutların özgürlüğüne yaslıyorum fikrimi.Kalbim hiç olmadığı kadar sakin ve derin. Kalbim hiç bilmediği kadar muhafazakâr ve temiz. Kalbim yerinde hala.... . Anlatmak istediklerimden vazgeçmedim, anlattıklarıma hergün sabah akşam su veriyorum, her gün tozunu alıyorum raflarının. Bazen mor menekşeler bazen de sarı güller koyuyorum yanlarına.... . Yüzyıllarca dinlemeyeceğim şarkılarım var artık benim, halbuki hala o kadar tazeler ki dans edebiliyorum bazen melodilerinde.. . Içler karartıcı anılarım var, tüm ışıkları...

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Kayıp bir Şubat gecesinin hikâyesi.

Pencerenin başındayım. Ay, yıldızlar çam ağaçları. Tüm gün düşünüyorum, tüm gece düşünüyorum, şiirlerde, şarkılarda, sessizliklerde düşünüyorum. Sonra gün geçiyor, saatler, hayatı durduruyormuşum, yada durdurmak istiyormuşum gibi, şu pencerenin başına oturuyorum. Hayret sigara yok elimde, sigara içmiyorum. Ay yıldızlar çam ağaçları. Yeterince yüksek değil bu ev, hangi köşesinden bakarsam bakayım, hangi penceresinin başıma geçersem geçeyim, sadece ay yıldızlar ve çam ağaçları. Seni göremiyorum. Ne denizi, ne kuşları, ne güneşi, nede İstanbul'u. Ne kadar kabullenmek istemesemde canının yandığının farkındayım. Mutlu olduğun an...