Ana içeriğe atla

Biraz sen gibi

Ne soruların ne de cevapların hükmü yok artık..
Çünkü huzurluyum ...
En nihayetinde tüm her şeyi kimseler için yapmadığımı anladım artık.
Daha çok izliyorum göğü. Bahçemde yüzlerce kuşa kahvaltı masaları kuruyorum. Yorulmuyorum eskisi kadar çabuk şarkılarda. Çiçekleri kuruduklarında daha kolay affediyorum.
Esen geçen yele adanmışlığını umursamıyorum artık tüm kokuların.
Benim her yanıma sonsuzluktur yansıyan.
Üzerimde eskidikçe güzelleşen bir yürek, ağzımda nakaratı kayıp bir nefes.
Yüreğimle yürüyorum, ceplerimde maviler, mavilerimde yılmak bilmezlik.
Umut bir ömürde yitirilecek kadar ufak ellerden doğmamış olmalı, aşk insanların evcilleştireceği kadar kolay değil.
Olduğu gibi kabul ettim toprağı, kurağından yeşilinedek.
Uzağından başladım sarılmaya niyetime.

Ne soruların ne de cevapların hükmü yok artık..
Çünkü huzurluyum ...
Bir şiiri susmak benim elimde bir şiiri haykırmak da öyle.
Huzurluysam tüm sebepler benim..
Huzurluysam gök benim, bulut benim, ışık benim.
Uzayıp giden yolların çıkmazı yok artık.
Işte bu sevgiden yüreğime yansıyan.

Herşey biraz sen gibi.

Tebessümü ölümsüzken göğün..
Akşam vakitlerinin güzelliğidir bu iç çekiş.
Fazlası değil.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.

Mavi kıyılar

Hayatım bir yana da, ruhumu böyle güzelleştirmesi yok mu ah diyorum ah ! Ben böyle ağzımda gök, kalbimde deniz ile sabaha bile sığamam ki. Ziyan olmamalı telaşları insanların yaşamak uğruna, aceleye getirmemeliyim ellerini. Bir dokunsam sehrin topraklarından cennet doğacak, kıyametler yaklaşacak, kavuşurken biz mavi kıyılara yakın. İsminin bir başı ya da bir sonu yok. kokusundan sızıyor ışıklı vakitler. Tüm bildiğim doğrularım gibi yakışırken üzerime gözleri, e n çok ağzını seviyorum, en en çok ağzını. Nefesinin köklerinden öperim.