Ana içeriğe atla

Sevmek değişmiyor

Sağanak yağmurların deliliği.Ayaz rüzgârların keskinliği .Işığın mesafeleri yok etme gücü ve daha daha çoğu.Nasıl tarif edebilirim bilmiyorum bu hissi. Düşünüyorum düşünüyorum ama almıyor aklım.Sığmıyor ve esnemiyor hakikatliği hiç bir türlü.....Kırgınlık gibi bazen insanın kendi kedine duyduğu ama aynı anda da öylesi bir huzur, her zerresini çözmüşçesine ruhum kâinatın.....Büyüdüm artık ben diyemiyorum böyle anlarda. Ne ellerim yetiyor tutunmaya ne ayaklarımda güç. Koşar adımlarla yaklaşıyorum bir yağmurdan diğer yağmura.... Elbette ki bazen hayal kırıklığına benzeyecek gözlerim, belki de zamanla değişmiş ve bozulmuş her düzene. Ama bu işte güzelliğim, sabit, köklü ve bu dünyaya yakışmıyorcasına sadık.Yaşadıkça yenilendikçe eskimeyen tek şey oluyor yüreğimin direnci. Yenildiğimi zannettiğim her zaman beni ölesiye tokatlayıp uyandırıyor yine hayata.....Izliyorum, dokunuyorum, hissediyorum. Üzerime üzerime yığıldıkça genişliyor gök, hiçbir hava koşuluna yenilmiyorum. Eşsiz bir inkâr bu, bu bir kabulleniş en doğal haliyle benliğimi.....Bir kez edinildimi ziyan olmuyor benim ruhumda hiçbir şey, yara da şifa da hiç bitmiyor.....Ey cahilliğimi önüne serdiğim hayat, çırılçıplak ve harabelere benzeyişimin adı yok. Ey kudretinden ürktüğüm ama varlığında tamamlandığım güç, derin ve sonsuz suların karanlıklara yeri yok......Ödülümdür bu kuşundan çiçeğine, ödülümdür yüreğimi geçmişimde geleceğimde iyi edene......Tüm benliğimle haykırmaksa bu yüreğimi hayata yine ve yeniden , varsın benim acizliğim olsun . Yeryüzünün huzurunda eşsiz hala göğün sonsuzluğu......Sevmek değişmiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir mart 2019

Belki ...satırlarımdan vazgeçmeliyim artık çünkü alıştım çiçeklerimle konuşmaya. Birsürü mevsim geçmiş gibi hissediyorum kendimi, birsürü yol aşmışım gibi. Halbuki kaç sabah kaç gece geçti saymıyor ki... .  Iyiyim gibiyim, belki de hala kuşları kandırıyorumdur pencereme konan, bilemiyorum. .  Bu his ne bir zafer ne de bir yenilgi gibi, bu his başı yada sonu olan hiçbir şeye benzemiyor.. .  Sesimin yankılanışı aramıyorum artık aklıma gökyüzü düşünce, bulutların özgürlüğüne yaslıyorum fikrimi.Kalbim hiç olmadığı kadar sakin ve derin. Kalbim hiç bilmediği kadar muhafazakâr ve temiz. Kalbim yerinde hala.... . Anlatmak istediklerimden vazgeçmedim, anlattıklarıma hergün sabah akşam su veriyorum, her gün tozunu alıyorum raflarının. Bazen mor menekşeler bazen de sarı güller koyuyorum yanlarına.... . Yüzyıllarca dinlemeyeceğim şarkılarım var artık benim, halbuki hala o kadar tazeler ki dans edebiliyorum bazen melodilerinde.. . Içler karartıcı anılarım var, tüm ışıkları...

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Kayıp bir Şubat gecesinin hikâyesi.

Pencerenin başındayım. Ay, yıldızlar çam ağaçları. Tüm gün düşünüyorum, tüm gece düşünüyorum, şiirlerde, şarkılarda, sessizliklerde düşünüyorum. Sonra gün geçiyor, saatler, hayatı durduruyormuşum, yada durdurmak istiyormuşum gibi, şu pencerenin başına oturuyorum. Hayret sigara yok elimde, sigara içmiyorum. Ay yıldızlar çam ağaçları. Yeterince yüksek değil bu ev, hangi köşesinden bakarsam bakayım, hangi penceresinin başıma geçersem geçeyim, sadece ay yıldızlar ve çam ağaçları. Seni göremiyorum. Ne denizi, ne kuşları, ne güneşi, nede İstanbul'u. Ne kadar kabullenmek istemesemde canının yandığının farkındayım. Mutlu olduğun an...