Ana içeriğe atla

Gözlerin

Yer ve zamanın hükmünü yitirdiği bir an bu..

Bu su, bu çığlıklar ve bu özgürlük.

Ne yana dönsem
 yolunu bulup yüzüme dokunan rüzgâr kadar sert,
 içime işleyip kemiklerime sinmiş gibi benden. 
Sen kaçamamazlıksın,
 doyamamazlık, utanmazlığımsın en çok.
Senin gözlerinden gördüğüm için daha uzun bakmış olabilirim çıldırışlarına kuşların..
 
Ayaklarına değdiği için kutsaldır deniz.
Ellerimi sana taşıdığındandır konuşmaz gök.
Yağmurlar seninle aklanır fikrimde, mevsimler senden ötürü korkak.

Hiç ten tene değmemişliğisin kelimelerin sen. 
Çiğnenmedin, duyulmadın, söylemediklerimsin.

Sadık bir günah ya da utanmaz bir tövbe kadar çaresiz.

Çimenli yüzünden kopup dağılan kokular, yaralarından akan kan,
 gözlerin ağlayan
 ve tadın dudaklarımdan toprağa dağılan.
Yol bilmezlik, cahillik, dilimin kemiksizliğisin.
Varsın, bendesin bir yoksulluk tadında.
Kavuşmak yetersiz, özlemek haram.

Öyle hafife alınacak bir sevmek değil bu,
bu kayıp değil kazanmak hiç değil. 

Ne yaşamaksın sen 
ne de öylece ölmek.

Hiç değişmeden sabit bir güzellikle yergüzündesin.

Bunu bilmek mutlu ediyor beni.
Tesekkür ederim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.

Mavi kıyılar

Hayatım bir yana da, ruhumu böyle güzelleştirmesi yok mu ah diyorum ah ! Ben böyle ağzımda gök, kalbimde deniz ile sabaha bile sığamam ki. Ziyan olmamalı telaşları insanların yaşamak uğruna, aceleye getirmemeliyim ellerini. Bir dokunsam sehrin topraklarından cennet doğacak, kıyametler yaklaşacak, kavuşurken biz mavi kıyılara yakın. İsminin bir başı ya da bir sonu yok. kokusundan sızıyor ışıklı vakitler. Tüm bildiğim doğrularım gibi yakışırken üzerime gözleri, e n çok ağzını seviyorum, en en çok ağzını. Nefesinin köklerinden öperim.