Yer ve zamanın hükmünü yitirdiği bir an bu..
Bu su, bu çığlıklar ve bu özgürlük.
Ne yana dönsem
yolunu bulup yüzüme dokunan rüzgâr kadar sert,
içime işleyip kemiklerime sinmiş gibi benden.
Sen kaçamamazlıksın,
doyamamazlık, utanmazlığımsın en çok.
Senin gözlerinden gördüğüm için daha uzun bakmış olabilirim çıldırışlarına kuşların..
Ayaklarına değdiği için kutsaldır deniz.
Ellerimi sana taşıdığındandır konuşmaz gök.
Yağmurlar seninle aklanır fikrimde, mevsimler senden ötürü korkak.
Hiç ten tene değmemişliğisin kelimelerin sen.
Çiğnenmedin, duyulmadın, söylemediklerimsin.
Sadık bir günah ya da utanmaz bir tövbe kadar çaresiz.
Çimenli yüzünden kopup dağılan kokular, yaralarından akan kan,
gözlerin ağlayan
ve tadın dudaklarımdan toprağa dağılan.
Yol bilmezlik, cahillik, dilimin kemiksizliğisin.
Varsın, bendesin bir yoksulluk tadında.
Kavuşmak yetersiz, özlemek haram.
Öyle hafife alınacak bir sevmek değil bu,
bu kayıp değil kazanmak hiç değil.
Ne yaşamaksın sen
ne de öylece ölmek.
Hiç değişmeden sabit bir güzellikle yergüzündesin.
Bunu bilmek mutlu ediyor beni.
Tesekkür ederim.
Yorumlar
Yorum Gönder