Ana içeriğe atla

Beni avut

 Bir açlık gibi bazen

 bir his 

Oturuyor kaburgalarımı eziyor

Susamıyorum bağıramıyorum

Gözlerimin titreyişinden incinen kirpiklerim oluyor 

Yutkunuşumdan ürken yabani kuşlar

Uzanıp tutamıyorum

Itip uzaklaşamıyorum

Bu his

Bu ağırlık

Bu hiçbir yere çarpamama duygusu onca düşmeye rağmen

Keşfedilmemiş yerlere benzetiyorum içimi

Aşınmışlığına rağmen yürünmeyen onca yollarımla neresiyim


Anlaşılmak istemiyorum

Anlamak istemiyorum

Duyulanlar sustuklarım değilse 

Haykırmak istemiyorum


Ol izle ve köklen

Sırtımı deşen dikenlerin olsun

Dilimde açan çiçeklerin

Ulaşmazlığı olmayan herşey ol

Beni unuttur bana 


Göğsüme göğsüme vur kendini

Eri ak

Düş dağıl 

Kaçıp gelmezlik ol

Çürümeyen yeşilliklerim ol

Beni avut

Öylesine açım ki 


Ellerinin çiziklerini

Tırnak diplerini

Acımayan yaranın gereksiz izini

Söylemeyi tutmayı unutmayı

Yaşamı hatırlat gözlerinle

Göğü bağla içime 

Beni avut 

Öylesine açım ki

( Bilirsin.. şiirin başı ve sonu yazılmaz yaşanılır ancak. )

Ben her şeyin başlangıcıyım.. 

Sen son ol! 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.