Ana içeriğe atla

Seni seçtim

 Bazı şeyleri sadece satırlarda görmeyi öğreniyor insan zamanla.. bazı yüzleri sadece fotoğraflarda sevmeyi .. 

Sonu olmayan her melodiyi alıp saklarken köşe bucak ..masalları biriktirip şiirler eskitiyor.. Tanıyor kendini.. öğreniyor..

Seni seçtim !

Bileklerimden tut savur beni der gibi uzaklaşıyor.. haykırıyor kirpiklerinden ateşler saçarak susulmuşlara..

Öğreniyor ağzından doğurmayı göğü tükendikçe.. kaburgaları kırıldıkça seviyor esnekliğini göğsünün..  çoğalmayı öğreniyor.. 

Azab edilmişliği tartışılamaz kara parçaları bilirim.. varılmaz .. oralar sadece var edilir..

Ben seni seçtim !

Belimden kır.. sesimden bağla beni..

Hiç kimse bu kadar eskitilerek güzelleştirilemezdi..

Başka kimseye yakışmazdı bu ellerim..

Ruhumdan yargıla.. gönlümden öp beni..

Hiç kimse  ama hiç kimse senin için yaratılmadı..

Seni seçtim !

Bazı manzaraları değiştirmeyeceğini öğreniyor insan zamanla.. bin parçaya bölünse de bir parça artacağını biliyor aşk için..

 İçimi dışa çevir.. 

ayaklarımın akıp gidişine engel olma.. 

Bir soluk açlığından.. yoksulluktan.. yetimlikten.. ölmekten korkmayacağım.. 

Hiç bir eksik tamamlanmayacak.. artıp duracak bir çok şey.. ağlanılacak gülünecek tekrar tekrar..

Kan akar.. su durulur.. illa affeder toprak..

Kıvranan her şeyin canı cehenneme..

Bu keskinliği sen yarattın ! 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.