Ana içeriğe atla

Kavuşmak

 Herkesin herkesden bu kadar çabuk gidebildiģi bir çaģda .. kimsenin kimsede ölmekten korkmadığı gecelerde.. hiçbir yerin hiçbir yerden farkı olmasada olur dercesine kirletilen sabahlarda..      

Bir yerlerde hep kavuştuk biz.     

Haykırmak bir ağzın fısıldamaktan yorulması demek değil aslında. Ağlamak bir daha asla gülemeyeceksin demek değil.     Avuta avuta yeşerttiğimiz ormanların gölgesinde solmuşluğumuzu hangi güç hor görebilir ki sence       

Hangi ışık, hangi çukur, hangi küf var oluşuna kafa tutabilir.     

 Ziyan ve hor savaşlarla kanadı durdu hep zaman.. gök düştü.. ateş söndü.. geçmedi.         Bir zamanlar kelebeklere dokunamaz eller kuşun kanadında uyurken artık.. ne rüzgâr serin, ne güneş keskin ne su ıslak.       

 Bir yerlerde seni yadırgadım durdum kimi zaman..      

Bir yerlerde acıdım     

Bir yerlerde küstüm      

Seni çok çok özlem bir yerlerde.       

Gözlerimden ufalanıp biriken manzaraların sonu hiç olmadı .. hiç başlamadı yollar.. bitmedi yolculuk..     

Yırttım göğsümü dalları uzasın diye adının hayata.. taze bıdanmışlığımdan utanmadan deldim kanattım kabullendim yeşermeyi..       Anlamayı çoktan bıraktığım kelimeleri al.. tut bir söküğünü deliliğimin.. savur ve sarıl bana.. acı yine iyileş.       

Gözlerine gömdüğüm kaç nefes var bilemezsin.. kaç renk kirliliğince güzel.        Şimdi dudağından sızıp düşek bir sözmüşüm gibi tut beni.. ismimi yut.           

Yeryüzünün mırıldanmasıyız biz.. göğün ıslık çalışı.. çocuk gürültüsü.. şenlik yorgunluğu.       

Umrum değil şarkılar şiirler.. birilerinin bildikleri umrum değil.     

Yaşamak denecek kadar güzel yüzün uçurum oldu..   

Kanatlarıma inancım kadardık.   

Bir yerlerde hep kavuştuk biz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.