Ana içeriğe atla

Bir ihtimal

 Herşeyi bildiğim ve anladığım halde kabullendiğim bir çok şey var..

Değiyor mu değmiyor mu bazen bilemiyorum..

Hak ediyor mu yüzümde taşıdıklarımı.. 

Yine de ..

Insan yabancısı olacağı sokakları daha usul yürüyor.

Bir defa görebileceği manzarayı daha uzun seyrediyor. 

Hissetmenin geçimsiz bir yönü de var öğrendim çoktan.. 

Kalıpsız sert ve kesici bir yönü.

Sevmek yada sevmemenin ötesinde bir hal..

Gitmekle kalmamanın aynı anlamı taşıyabilmesi gibi.

Kafa karıştıcı ama ismi kolay.

Ellerime çok kez baktım yön değiştirmedi parmak uçlarım.

Kaç kez kestimsede hep uzadı saçlarım.

Dağılmışlık değil dağınıklıktı biraz boşlukları örten..

Dolduran eski çatlaklarımı.

Kendime yarattığım ve ayırdığım duyguların ömrü de ölümü de ben olmalıyım..

Yutkundum kaç kez bitmedi, susmadı, benden çok eskimedi.

Koştum kaçtım hep aynı yere yetiştim.

Yetiyor mu yetmiyor mu bazen bilemiyorum

ruhuma açtığım pencerelerim.

Hep bilinmedik bir şarkı çalıyor.

Hep kalabalık sokaklar.

Hep aynı ağızdan çağırıyor beni martılar..

Denizine mi yanayım dalgaların vurduğu kıyılaramı mı ?

Bir insan göğe düşse boğulur mu ?

Kuşuna mı yanayım ışığına mı?

Bir yer var ki üstüm başım gibi giyindiğim.

Bir an var sızlanmadan beklediğim.

Bir ihtimal 

bir gün 

ve sonsuzadek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.