Ana içeriğe atla

Kuşlara ada yüzünü

 Sanki içimi senin kadar bir daha hiç kimse okuyamadı..

Hüzne yenik düşüşüm bundan..

bundan yetim bir çocuğun sesinde parçalanışım.

Söylemediklerim dilimi acıtırken..

gidemediğim yollarda.. göremediğim yerlerde.. okuyamadığım kitaplarda kaybettim seni.

Acı gerçeklere kaç kez küfrettim bilemezsin..

Ciğer katili oldum.. 

gece karanlığı oldum.. 

sensiz oldum.

Hep bundan bu iyileşemeyen yerlerim.

Utanmadan uyandığım her sabah bahçemi gezdim.. satırlar doğurdum senden yoksun..

Ne yaşananı yazdım ne yarım kalanı.

Kuşluk vakti kayıp gitti ellerimden iç çekişlerim.. Rutubete direnirken karanlık odaların duvarları.. 

çiçekler ektim şarkılar söyledim inadına.

Seni unutmak hala haram bana 

Adını anmak mavi bir tuz

Göğe bakmak sancılı.

Bir park ışığında kaldı yitirdi kendini yüzün.. 

Vazgeçemedim.

Sanki fikrimi senin kadar bir daha hiç kimse duyamadı..

Ve bitmiştin

gitmiştin

susmuştun.

Yüzünü döndüğünn yerlerde kuşlar kanatlanıyor biliyorum.. yağmurlar daha ılık.. 

ışık hiç tükenmiyor.

Anlayamayışımı anlıyorum 

hak veriyorum kendime.

Seni tanıdım yaşadım ve seni sevdim yaşattım.

Bir gün yine ben seni öldüreceğim.

Bunu bil.

Beni unut

Kuşlara ada yüzünü.


Seni seviyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.