Ana içeriğe atla

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden

 yağmurlardan 

belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..

 

Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde .. 

Ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum.

Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok.. 


Sesleri yiyip yutan 

Işıkları ürküten bu havada.. 

Bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden. 

Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez.


Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela..

Yağmura küs

Rüzgâra kafa tut

Söndür şimşeklerin 

gösterişini.

Kırılıp düş ..


Kendime katasım var seni.

.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir mart 2019

Belki ...satırlarımdan vazgeçmeliyim artık çünkü alıştım çiçeklerimle konuşmaya. Birsürü mevsim geçmiş gibi hissediyorum kendimi, birsürü yol aşmışım gibi. Halbuki kaç sabah kaç gece geçti saymıyor ki... .  Iyiyim gibiyim, belki de hala kuşları kandırıyorumdur pencereme konan, bilemiyorum. .  Bu his ne bir zafer ne de bir yenilgi gibi, bu his başı yada sonu olan hiçbir şeye benzemiyor.. .  Sesimin yankılanışı aramıyorum artık aklıma gökyüzü düşünce, bulutların özgürlüğüne yaslıyorum fikrimi.Kalbim hiç olmadığı kadar sakin ve derin. Kalbim hiç bilmediği kadar muhafazakâr ve temiz. Kalbim yerinde hala.... . Anlatmak istediklerimden vazgeçmedim, anlattıklarıma hergün sabah akşam su veriyorum, her gün tozunu alıyorum raflarının. Bazen mor menekşeler bazen de sarı güller koyuyorum yanlarına.... . Yüzyıllarca dinlemeyeceğim şarkılarım var artık benim, halbuki hala o kadar tazeler ki dans edebiliyorum bazen melodilerinde.. . Içler karartıcı anılarım var, tüm ışıkları...

Kayıp bir Şubat gecesinin hikâyesi.

Pencerenin başındayım. Ay, yıldızlar çam ağaçları. Tüm gün düşünüyorum, tüm gece düşünüyorum, şiirlerde, şarkılarda, sessizliklerde düşünüyorum. Sonra gün geçiyor, saatler, hayatı durduruyormuşum, yada durdurmak istiyormuşum gibi, şu pencerenin başına oturuyorum. Hayret sigara yok elimde, sigara içmiyorum. Ay yıldızlar çam ağaçları. Yeterince yüksek değil bu ev, hangi köşesinden bakarsam bakayım, hangi penceresinin başıma geçersem geçeyim, sadece ay yıldızlar ve çam ağaçları. Seni göremiyorum. Ne denizi, ne kuşları, ne güneşi, nede İstanbul'u. Ne kadar kabullenmek istemesemde canının yandığının farkındayım. Mutlu olduğun an...
Güzel bir yer bulmuş gibiydim.. Kendimi aldım oraya koydum, orada tuttum, orada bıraktım, oranın doğru yer olduğuna inandım.Eksikleri ve fazlalıkları görmezden geldim, orayı hep kendimden önce bildim.Orası dağınıktı, orası serindi, orası başkaydı. Orası ya öncesiydi her şeyin ya sonrası.Beni niye kabullenmemişti.(?)Etmiş miydi (?) Hiçbir şey hissedemiyordum. Oradaydım işte kalakalmışlığımla. Sonralarında farkettim ki oranın ışıklarını ben açamıyordum, benim sesim yankılanmıyordu orada, benim sözüm bir tüğ kadar hafifti ve yabancı ve çirkin ve anlamsızdı. Yüreğim ne kadar ağırdı orada, mesafeler ne kadar can yakıcı, bilmemek ne büyük sürgündü, usul usul öğrendim gördüm zamanla. Susmayı öğrendim önce, sonra ellerimi ziyan etmeyi, kendimi kimse hissetmeyi, kendimi herkes hissetmeyi. Oradaydım işte aykırılığımla. Bir önceliğim olmayacaktı, inançlarımın üzeri bir yığın toz tutmuştu, beklentilerim çürük. Ağzımda yıkılıp dökülmüşlüğle umudun, kendi direncime tutunup oradaydım.Or...