Ana içeriğe atla

Dilerdim ki


Dilerdim ki sesim özlemini dindirsin,
nefesim sarsın açıkta kalmışlığını.
Ellerini yok yere var edilmişlikten kurtarsın dilerdim saçlarım, uzamaya bıraktıysam artık senin için.
Benim bir gülümseyişimle avunmanı dilerdim, şarkılarımda kederlenip sarhoş olmanı bazen de.Sokakta yürürken aklına gelmeyi, aklını dağıtmanı tüm kente, kuytularının ezberi olmayı dilerdim.
Mevsimlerin dördünü birden bana benzetirken beni yine de mevsizsiz sevmeni dilerdim.
Bir kokuyu içine çeker gibi sevişmeni, bir çocuğa bakarken ki şefkatini, olur olmaz anda yükselen yersiz öfkeni, uzağı içine düşmeden yenmeni hatta yenilmeni yeri gelince ağlamanı dilerdim benimle.
Ben bir sonsuzluk gibi yürüyüp geçerken hayatın içinden, sarı yaprakların arasından usul usul. Karanlık saçlarımın gölgesi yüzüne vursun dilerdim.
Güneşin fazla yükselemediği günler bunlar, bulutların yükü kendinden ağırken insanlar daha bir telaşlı yaşıyor sanki, kuşlar hüzünlü göçlerin simgesi.
Nerede o kahkaha attığımız hayaller, nerede o boşver nasılsa toparlarız dediğimiz dağınık akşamlar. Bir sabahdan bir diğer sabaha, bir günden bir diğer güne, bir aydan bir diğer yıla.
Asırlarca ve asırlarca değilşmesin dilerdim hiçbir şey.
Dilerdim ki eskimesin zaman
unutulmasın dün, eksilmesin yarınlar.
Dilerdim ki tek benim seni sevdiğim gibi bak bu dünyaya, evreni küçümse, göğü ceplerine topla, yağmurları sev, güneşi kışkırt. El olsun tüm bildiklerim, yıkılsın ayakta kalmış her güç, incinsin umrumda değil her yer her yanından.
Dilerdim ki
yanımda ol.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir mart 2019

Belki ...satırlarımdan vazgeçmeliyim artık çünkü alıştım çiçeklerimle konuşmaya. Birsürü mevsim geçmiş gibi hissediyorum kendimi, birsürü yol aşmışım gibi. Halbuki kaç sabah kaç gece geçti saymıyor ki... .  Iyiyim gibiyim, belki de hala kuşları kandırıyorumdur pencereme konan, bilemiyorum. .  Bu his ne bir zafer ne de bir yenilgi gibi, bu his başı yada sonu olan hiçbir şeye benzemiyor.. .  Sesimin yankılanışı aramıyorum artık aklıma gökyüzü düşünce, bulutların özgürlüğüne yaslıyorum fikrimi.Kalbim hiç olmadığı kadar sakin ve derin. Kalbim hiç bilmediği kadar muhafazakâr ve temiz. Kalbim yerinde hala.... . Anlatmak istediklerimden vazgeçmedim, anlattıklarıma hergün sabah akşam su veriyorum, her gün tozunu alıyorum raflarının. Bazen mor menekşeler bazen de sarı güller koyuyorum yanlarına.... . Yüzyıllarca dinlemeyeceğim şarkılarım var artık benim, halbuki hala o kadar tazeler ki dans edebiliyorum bazen melodilerinde.. . Içler karartıcı anılarım var, tüm ışıkları...

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Kayıp bir Şubat gecesinin hikâyesi.

Pencerenin başındayım. Ay, yıldızlar çam ağaçları. Tüm gün düşünüyorum, tüm gece düşünüyorum, şiirlerde, şarkılarda, sessizliklerde düşünüyorum. Sonra gün geçiyor, saatler, hayatı durduruyormuşum, yada durdurmak istiyormuşum gibi, şu pencerenin başına oturuyorum. Hayret sigara yok elimde, sigara içmiyorum. Ay yıldızlar çam ağaçları. Yeterince yüksek değil bu ev, hangi köşesinden bakarsam bakayım, hangi penceresinin başıma geçersem geçeyim, sadece ay yıldızlar ve çam ağaçları. Seni göremiyorum. Ne denizi, ne kuşları, ne güneşi, nede İstanbul'u. Ne kadar kabullenmek istemesemde canının yandığının farkındayım. Mutlu olduğun an...