İnsan kendini kayıp vakitlerde tanıyor en çok. Alıştırıyor hatta öğretiyor yüreğine ne yapması gerektiğini. Söz geçmezliği aştım, rahatlığım onca taş kesilmişliğim kadar.. Uzayıp gidiyor yollar önümde, uzanıp hiçbir hayale kapılmıyorum. Bir şeyleri beklerken yakaladıkça kendimi, daha çok sarkıyorum yeryüzüne, daha çok tutunuyorum ki daha da çok canı yanıyor göğün.. Düşlerin düştüğü yerlere dudaklarımı asıp nefesime hapis kılıyorum göğsümü.
Ve işte gölgelerin çiçeklerine ışık tutan sokak lambaları, işte kaldırım tenhaları, işte yıldız tozlarının rüzgarı, işte kimsesizlik, işte tercihler, işte hayatın kendini tekrarlayıp duran yankısızlığı.
Pencereleri sımsıkı mühürlü onca evin arasında benim özgürlüğüm bu. Üşüyen ellerim ne güzel, ne güzel gece ve ne güzel omuzlarımda şımarmaya can atan yaralarım. İzin vermeyeceğim.
İşte ! Kendime rastladım birden yine, geç vakit cesaretime, kıpırdayan nabzıma aldırış etmedim.. İstemem dedim hiçbir şey hiç kimseyi istemem. Ne olursa olsun..İstemem !.
Yorulmaya hakkım olmalı artık benimde.. İstemem bana hatırlatmayın.
Yorumlar
Yorum Gönder