Ana içeriğe atla

Haziranın 22si köprüler

Anlamamız gerekiyor artık, bazı mektuplar hiç cevap bulmayacak, bazı hayaller hiç gerçek olmayacak, bazı insanlar hiç değişmeyecek, bitmeyecek yalanlar ve avuntular. Sonu gelmeyecek şiirlerin, eskidikçe yeniden ciltlenecek kitaplar.
Deniz, gök, kuşlar, pay vermeyecekler bize sırlarından.
Güzelliği gelip geçerken izleyeceğiz.
Uzaklara yüklemeye devam ederken cesaretsizliğimizi, bitecek sonsuzluklar bile.
Aşk'ın imkansız olduğuna inanan bu çağ, bu zaman, bu aceleci hayat, alıp götürecek kentlerin baharat kokan sokaklarını.
Sardunyaların modası geçmiş pencere önlerinde kediler uyur mu hiç, uyuyamaz, uyuyamayacağız biz de elbet.
Umutsuzluğa kapılan ölür de, haddini aşanı yüklenen ezilmez mi ?
Artık anlatmak gereksizken, anlamak ne mümküm.
Biz izledikçe yolunu kaybeden manzaraların hatrına, sabahların akşamları hatrına, yağmurun damlalar halinde düşmesi, güneşin tüm gün bizi okşaması hatrına.
Öyle güzel, ama öyle güzel gülümsemeliyiz ki, tekrar inşa edilebilmeli köprüler,
bir yürekten bir yüreğe, bir yürekten bir yüreğe ...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.

Mavi kıyılar

Hayatım bir yana da, ruhumu böyle güzelleştirmesi yok mu ah diyorum ah ! Ben böyle ağzımda gök, kalbimde deniz ile sabaha bile sığamam ki. Ziyan olmamalı telaşları insanların yaşamak uğruna, aceleye getirmemeliyim ellerini. Bir dokunsam sehrin topraklarından cennet doğacak, kıyametler yaklaşacak, kavuşurken biz mavi kıyılara yakın. İsminin bir başı ya da bir sonu yok. kokusundan sızıyor ışıklı vakitler. Tüm bildiğim doğrularım gibi yakışırken üzerime gözleri, e n çok ağzını seviyorum, en en çok ağzını. Nefesinin köklerinden öperim.