Ana içeriğe atla

Güzel bir yer bulmuş gibiydim.. Kendimi aldım oraya koydum, orada tuttum, orada bıraktım, oranın doğru yer olduğuna inandım.Eksikleri ve fazlalıkları görmezden geldim, orayı hep kendimden önce bildim.Orası dağınıktı, orası serindi, orası başkaydı. Orası ya öncesiydi her şeyin ya sonrası.Beni niye kabullenmemişti.(?)Etmiş miydi (?) Hiçbir şey hissedemiyordum. Oradaydım işte kalakalmışlığımla.

Sonralarında farkettim ki oranın ışıklarını ben açamıyordum, benim sesim yankılanmıyordu orada, benim sözüm bir tüğ kadar hafifti ve yabancı ve çirkin ve anlamsızdı. Yüreğim ne kadar ağırdı orada, mesafeler ne kadar can yakıcı, bilmemek ne büyük sürgündü, usul usul öğrendim gördüm zamanla. Susmayı öğrendim önce, sonra ellerimi ziyan etmeyi, kendimi kimse hissetmeyi, kendimi herkes hissetmeyi.

Oradaydım işte aykırılığımla.

Bir önceliğim olmayacaktı, inançlarımın üzeri bir yığın toz tutmuştu, beklentilerim çürük. Ağzımda yıkılıp dökülmüşlüğle umudun, kendi direncime tutunup oradaydım.Orası beni sardı, orası beni savurdu, orası orasıydı işte, orada bana yer yoktu.

Tüm var oluşum kusurlu bir saat gibi bir ileri iki geri ilerliyordu hayatın ortasında. Kendimin hakkını vermeliyim ki orasını sevdim, çok çok sevdim orasını.
Orası ben ne isim verirsem oydu, orası hep aynı orasıydı halbuki.

Kendimi çağırdım, kendimi göğsüme geri soktum, kaburgalarımla ezdim kendimi, geri aldım kendimi kendime.

Şimdi buralarda kimin yüzüne rastlasam, gök kuşanmışlığıyla öyle masum, incecik sızlatır içimi.

Oldu elbet her deliliğe meyil ettiğim benim de orası uğruna, sevdiğim de oldu, sövdüğüm de oldu. Ama her şey her yere gecikmişti bir kere, ne diyebilirdim ki artık.

Kabullendim.

Anlamını yitirip giden o ufak tefek ayrıntılara tüm kırgınlığım, tüm isyanım değişmeyenlere, zamana, ruha, bitmek bilmeyen bekleyişlere. Tamamlanmayacak bir isim başlamıştı nefesimde, davam nefesimle.

Orası orasıydı işte, o kadardı.

Bir ismi olmamalıydı belli ki.

Yoksa dedim ya
çok sevdim çok.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.

Mavi kıyılar

Hayatım bir yana da, ruhumu böyle güzelleştirmesi yok mu ah diyorum ah ! Ben böyle ağzımda gök, kalbimde deniz ile sabaha bile sığamam ki. Ziyan olmamalı telaşları insanların yaşamak uğruna, aceleye getirmemeliyim ellerini. Bir dokunsam sehrin topraklarından cennet doğacak, kıyametler yaklaşacak, kavuşurken biz mavi kıyılara yakın. İsminin bir başı ya da bir sonu yok. kokusundan sızıyor ışıklı vakitler. Tüm bildiğim doğrularım gibi yakışırken üzerime gözleri, e n çok ağzını seviyorum, en en çok ağzını. Nefesinin köklerinden öperim.