Ana içeriğe atla

Bir şeyler değişir ve siz bunu hissedersiniz. ...Sözlerle davranışlar bir birini tutmaz artık. Gereksimler, ihtiyaçlar, ilgi eksilir. Ne deseniz bir anlam ifade etmez. Satırlar ziyan olur, sessler unutulur, büğüsü bozulur hayallerin....Olmazsa olmazlıktan çıkmış bir eşya gibi beklersiniz köşenizde. Yoksunuzdur, bunu farkedersiniz ama hükümsüz kaldığınızı da bilirsiniz....Alışmamak gerekirken siz alışmışsınızdır çünkü, sevmişsinizdir de üstelik. Küskünlükler hep bundan, hep bundan şiirlerin yetimliği bilirsiniz ...Bir eşya gibi çürümekten korkarsınız. Ufacık ışıkları izlerken sessizce, var olmaktan vazgeçseniz bile ne olabilir ki artık dersiniz. Beklemek ve üzerinizdeki toz tanelerini görmek incitir sizi. Bir eşya bile acır, bir eşya yas tutar, bir eşya susar. Geriye kalan çürümektir...."Bana esen rüzgârları,hırçın dalgaları, bana kuşları!..Bana şarkıları, bana kalbimi, bana elimi ayağımı, bana kendimi hatırlat tanrım! ...Ben kadınım."



15ocak19

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.