Ana içeriğe atla

Devam edişim

 Hangi martı telaşında unuttun kendini yine ..

gözlerinde bin şehrin susmuş sokak lambaları.. 

ayaklarında eski bir yetimlik.

Bunca darmadağınken bile öylesi güzelsin.

Elimi uzatıp dokunsam dudaklarına.. kesiklerimden en çok sen korkacakken neresindesin göğün.. Hangi bulutun küslüğüsün rüzgâra.

Tuzlu bir deniz kadar yakıcısın.. dalgalar kadar da acımasız.

Gözlerine eğilsem.. yansam ve yansam sönmesem bir daha.. ısınamayacak kadar soğudu mu nefesin.

Bak ben hiç değismeden buradayım.

Alıp başımı gitmemeye inat ederken kuytularından.. 

özlemek diyorum adına.. 

çok özlemek.

İnciniyorum.

Göğsüme çarpa çarpa avuturken denizi ve  seni.. anla istiyorum.. hiçbir savaş çocukluğu kadar temiz olmuyor insanın. 

Hiçbir yara geçti diye unutulmuyor.

Seni darbelerinle çok seviyorum.

Savrulup biriktiğin koynumda martı çığlıkları.. saçlarımda beyaz bir mevsim.

Ben sonsuz bir başlangıcım hala sen benim devam edişim.

Seni görüyorum, duyorum seni.. seni haykırıyorum sana.

Bunca darmadağınken bile öylesi güzelsin.

Ayakların ellerin olup iliklerken seni yeryüzüne inanıyorum gülümseyeceksin.. gülümseyeceksin ki çukurlarına dolacağım.

Yükselirsen kanatlarım büyür düşersen topraklaşırım.

Korkmuyorum.

Dalgaların buz tutuşu öldürmüyor denizi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş kafes

Bir gün beklemeyeceksin, olan yine bana olacak. Benim güvercinlerim kaybedecek yolunu, benim cenazelerim kalkacak her saat başı yeni yıkanmış yüzlerle. Ben tutup bir dala asacağım sesimi, benim ellerim küf tutacak orada burada unutulmuş gibi. Bir gün beklemeyeceksin, vapurlara küseceğim kaçırdın diye, bulutlara dağıldı diye, bir yıldızdan bin kıvılcım ahı alacak olan da ben olacağım. Temiz zannedilen her yerin kiri gibi, özgürlüğün gizli bir mahkumu, gelmişe geçmişe vurgun bir ben. Bi gün beklemekler gidecek, sen gideceksin, ben bu kuytunun daha içine kemireceğim kendimi, daha karanlığa ve en çirkin halde alıştığım her yerimle çiğneyeceğim geceyi.  Bir gün sen beklemezken artık ve ben beklenmezken, her yerden kovulmuş gibi bakıp susacağım hayata. Yine. Ve evet söz etme bana güzelliklerinden, vakitten. Şehir isimlerini sokma aramıza, adını sen verme hiçbir sokağın, soluma öyle derin, göğü yere yaklaştırma. Bir gün beklemeyeceksin, o gün yolunu kaybedecek güvercinler. Ne acı, ne

Sarmaşık

 Pencereden sarmaşık gibi  sarkıp şimşeklerden yağmurlardan  belki bir parçası kopupda yüzüme düşer diye bekliyorum gökyüzünün ..  Kuşların geceleri güvende olduğunu bilmek gibi huzur verici bir düşüncenin içinde ..  ayaklarımın ucunda oturan kedimi daha çok seviyorum. Insanları ne renge buladığımın bir önemi yok..   sesleri yiyip yutan  ışıkları ürküten bu havada..  bahar ölmez dercesine sarkıyorum penceremden.  Yağmurları çabuk dinmez bu şehrin.. kadınları vazgeçmez. Gökyüzünün bir parçası ol sen mesela.. Yağmura küs Rüzgâra kafa tut Söndür şimşeklerin  gösterişini. Kırılıp düş .. Kendime katasım var seni.

Sen ıslık çal ben dans edeyim.

 Biriktirip biriktirip arınmak bu benim yaptığım sanırım. Herkesin bataklığı da ışığı da kendi değil midir bu hayatta. Vakit geç hatta fazla karanlık. Kimseciklerin göğü yok bu saatte seyredilesi. Elim ayağım üşüsün razıyım.. Hadi ! Sen ıslık çal ben dans edeyim.