Ana içeriğe atla

Sadece sevmek

 İçimde mırıldanıp duran bir ses kalmış.. Dokunup ellediğim hiçbir manzaradan bir renk sıçramıyor üzerime.Vakit artık adına bir anlam katamayacak kadar geç.

Dilim yorgun.

Herseye rağmen gönlüm sevmekten ibaret.

Sevmek sadece sevmek.

Ürpertici bir sevmek.

Seni aşan şeyler bunlar..

Artık git!

Ellerimin üşümesi gibi basit hislerle gelmemeliydin aklıma ki unutulmak bir özgürlük ilanı zannedersin sen..

Hadi artık git başımdan..

Şu güzelliğimin sana bir yüzü yok.

Ben nefes alıp verdikçe kendimi tamamlayandım ya hani hep

Sen böyle söylerdin

Tamamlandım işte

Artık git!

Hiç bilmeyeceklerine gülümserken bile hala

inancım varsa yaşama dair..

Bu mucizeleri beklemediğimdendir.

Hiç göğe bakarken kayboldun mu acaba..

Sokağının toprağını ceplerine topladın mı uzaklara giderken..Kendini unutup bırakıverdin mi  kuşlarını ruhunu bilene..

Yani

Tıpkı denizin en dibini öpmek isterken boğulmaktan korkmar gibi..

Ağlamak isterken güldün mü..Kalabilmek için gittin mi koşar adımlarla..

Hiç kendini sevdin mi?

Senin olan hep sana 

Sevmek bana.

Saçlarımın uçlarında adım atıp durma yerli yersiz.

Renklerime dokunma.

Göğün kuşu suyun tuzu hatrına 

Git!

Karanlığımın koynunda yeni ışıklar büyüttüm..

Uğruna sabahlar ziyan edilmez artık.

Sevmek sadece sevmek 

  Seni affettim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir mart 2019

Belki ...satırlarımdan vazgeçmeliyim artık çünkü alıştım çiçeklerimle konuşmaya. Birsürü mevsim geçmiş gibi hissediyorum kendimi, birsürü yol aşmışım gibi. Halbuki kaç sabah kaç gece geçti saymıyor ki... .  Iyiyim gibiyim, belki de hala kuşları kandırıyorumdur pencereme konan, bilemiyorum. .  Bu his ne bir zafer ne de bir yenilgi gibi, bu his başı yada sonu olan hiçbir şeye benzemiyor.. .  Sesimin yankılanışı aramıyorum artık aklıma gökyüzü düşünce, bulutların özgürlüğüne yaslıyorum fikrimi.Kalbim hiç olmadığı kadar sakin ve derin. Kalbim hiç bilmediği kadar muhafazakâr ve temiz. Kalbim yerinde hala.... . Anlatmak istediklerimden vazgeçmedim, anlattıklarıma hergün sabah akşam su veriyorum, her gün tozunu alıyorum raflarının. Bazen mor menekşeler bazen de sarı güller koyuyorum yanlarına.... . Yüzyıllarca dinlemeyeceğim şarkılarım var artık benim, halbuki hala o kadar tazeler ki dans edebiliyorum bazen melodilerinde.. . Içler karartıcı anılarım var, tüm ışıkları...

Seni cennet bilmeli

İçime atıp duruyordum bilemezsin ki Sabahları o suskunluğunu,aklına gelmiyorum diyordum. Gündüzleri sakinliğini, acaba acaba acaba mı diyordum. Geceleri kayboluyor diyordum, tutunuşlarım mı olacaktı sebebi. Sebebin neydi bilemiyordum. Ama bak buradayım ve buradasın benimle. Biz'e rağmen hayat devam ediyor her yerde farkındayım, bazen dengeleri sabit tutmakta bende zorlanıyorum ama sana da çok ihtiyaç duyuyorum. Uçurumlarınla, vadilerinle. Kayalarınla, kıyılarınla, sana. Her mevsim değişiminde, bir daha ki mevsimi seninle yaşamak için dua ediyorum biliyor musun. Her mevsim, bir mevsim daha diye. Seninle dört mevsim ard arda, yani tüm mevsimlerin güzelliğini yaşamak. Solmak, kurumak, yeşermek, açmak. Seninle, sende, senden olmak. Kalbinden uzanıp doğaya karışmak gibi. Bu sabah evin önünde ki taş merdivene oturdum, yüzüme dokunan güneşi ellerin saydım. Nasıl özlemişim. Günaydın dedim, günaydın, günaydın, günaydın. Yağmurları kokun saydığım gibi, kar tanelerin...

Kayıp bir Şubat gecesinin hikâyesi.

Pencerenin başındayım. Ay, yıldızlar çam ağaçları. Tüm gün düşünüyorum, tüm gece düşünüyorum, şiirlerde, şarkılarda, sessizliklerde düşünüyorum. Sonra gün geçiyor, saatler, hayatı durduruyormuşum, yada durdurmak istiyormuşum gibi, şu pencerenin başına oturuyorum. Hayret sigara yok elimde, sigara içmiyorum. Ay yıldızlar çam ağaçları. Yeterince yüksek değil bu ev, hangi köşesinden bakarsam bakayım, hangi penceresinin başıma geçersem geçeyim, sadece ay yıldızlar ve çam ağaçları. Seni göremiyorum. Ne denizi, ne kuşları, ne güneşi, nede İstanbul'u. Ne kadar kabullenmek istemesemde canının yandığının farkındayım. Mutlu olduğun an...